top of page

Search Results

Boş arama ile bulunan sonuçlar

  • Rap harekettir ve politiktir

    Bir gece ansızın gelen Şanışer'in manifesto da diyebileceğimiz Susamam'ı ve Ezhel'in Olay'ı tartışmaları da beraberinde getirdi. O bunu, şu onu dedi kısmına girmeden Bombastik olarak fikrimiz ise "Rap harekettir ve de politiktir, hazmedemiyorsan ha..." der Ceza Suspus'da. Başka hiçbir söze de gerek yoktur aslında.

  • Altın Aslan cepte... sıra Oscar'da

    4 Ekimde gösterime girecek olan Tod Phillips'in Joker'i geçtiğimiz günlerde 76.'sı gerçekleştiren Uluslararası Venedik Film Festivali'nde seyirci karşına çıktı. Gösterim sonrası dakikalarca ayakta alkışlandığı söylenen Joker festivalden altın aslanı da kaparak, Akademi ödüllerine eli oldukça güçlenerek dönüyor da diyebiliriz. The Dark Night'taki Oscar'la taçlandırılan oyunculuğu ve aramızdan ayrılışının ardından Heath Ledger sevenlerin yerine kimseyi koyamadığı Joker karakterini canlandıran Joaquin Phoenix'in performansı ise bu sefer Ledger sevenlere, en azından, "neden olmasın" dedirtecek gibi duruyor.

  • Bff

    En son Hong Kong'da Holiday yerleştirmesiyle karşımıza çıkan Kaws, 20 Eylül'de Melbourne'de, National Gallery of Victoria'da, Companionship in the age of loneliness sergisinde Gone adlı işiyle yer alıyor. Sergide Kaws'ın ikonik karakteri Companion, "Bff" olarak adlandırılan, kendi tüylü maskotunu taşıyor. Çalışmasında homonimlik/eşseslilik üzerinde duran sanatçı Michelangelo'nun Pieta'sına da göz kırpıyor gibi dursa da sanatçı sadece Companion'un kaybetmişlik hissini yansıtmasına odaklandığını belirtiyor.

  • Bumpy geri dönüyor

    The Last King of Scotland'daki unutulmaz, Uganda Kasabı olarak da anılan, diktatör Idi Amin performansı ile Oscar'lı ünlüler arasında yerini alan ama nedense Hollywood dünyasında hep bir adım geride duran Forest Whitaker, on yıllık hapis yılları ardından Harlem'e dönen bir mafya babası olarak çıkıyor karşımıza. Hoodlum'da Laurence Fishburn tarafından da canlandırılan ünlü mafya babası Bumpy Johnson'un hikayesini anlatan Godfather of Harlem, yokluğunda değişen mafya ve devlet yapılanmasına karşı Johnson'un mücadelesini konu ediyor. Johnson'un Malcolm X ile tanışması sonrasında boyut değiştiren mücadelesi, Harlem'deki savaşta, taşları yerinden oynatıyor. Godfather of Harlem 29 Eylül'de Netflix ekranlarında başlıyor.

  • Dj Elijah

    Müzik ve viski tutkusunu yıllar önce, Bushmill ve Grado Labs ortaklığında, kullanılmış viski fıçılardan ürettiği kulaklıklardan bildiğimiz Elijah Wood şu günlerde ne yapıyor derseniz, hevesten de öteye geçen müzik tutkusunu Dj'lik yaparak geçiriyor diyebiliriz. Müziğe saplantılı olduğunu açıklayan sanatçı, ABC ile yapmış olduğu röportajda insanlar için dj'lik ve kayıt yapmanın saf bir ifadeden ibaret olmasa bile kendisi kadar saf olduğunu belirtiyor. İnsanların evine girdiğinizde gördüğünüz plakların ve kitapların onlar hakkında size çok bilgi vereceğini, hatta kim olduklarını bile anlatacağını belirten Wood dj'liği de aktörlük gibi yaratıcılığın bir uzantısı olarak gördüğünü belirtiyor. Bu arada şunu da belirtelim ki bilinenin aksine Elijah Wood'un setinin arkasındaki ismi de Dj Frodo değil. Elijah Wood da sahnede partneri Zach Cowie gibi kendi adını kullanıyor. İkili olarak çıktıkları sahnelerde ise Wooden Wisdom oluveriyorlar. Dj Elijah hayatının arka planında ise kesinlike Prince şarkılarının çaldığını düşünüyor. Özellikle de Purple Rain, Around the World in a Day ve Parade...

  • All Work and No Play

    Kült filmlerin zihnimize kazınmış sahnelerini Osmanlı minyatürü şeklinde illüstre etmesiyle tanıdığımız Murat Palta üçüncü kişisel sergisi All Work and No Play günümüzün eğlence kavramını irdeliyor. Zaman öldürmeye evrilen eğlence kavramına odaklanan sanatçı geleneksel minyatür sanatını güncel hikayelerle harmanladığı bu çalışmasında bizi bizden olanla bize sunuyor. All Work and No Play'e 5 Eylül, 19 Ekim arasında X-ist'te ziyaret edebilirsiniz.

  • Ya içindesindir çemberin Jun, ya da...

    Japon moda tasarımcısı Jun Takakashi'nin, Hong Kong'da suçluların Çin'e iadesini kolaylaştıran yasa sonrası çıkan ve sonrasında daha fazla özgürlük talebine evrilen gösterilere destek olmak için, kendi markası Undercover'ın instagram hesabı üzerinden yapıp sildiği bir paylaşım ortalığı karıştırdı. Takakashi paylaşımında gösterilere destek olmak amacıyla Nike ile ortak yürüttükleri Daybreak modeli ile ilgili projeyi durdurduğunu açıklarken, Undercover ise, sonrasında yapmış olduğu bildiride, bunun kişisel bir görüş olduğu ve markanın böyle bir kararının olmadığını belirterek projenin devam ettiğini açıkladı. Bu açıklamalar yeterli olmamış olacak ki, Çinli perakende markası YYSports 14 Haziran'da yeni sürümü yapılan Daybreak modelini raflardan kaldırmakla kalmayıp markaya ait tüm ürünleri satış kanallarından kaldırdığını açıklamış.

  • Aheneah dokumaya devam ediyor

    Büyükannesinin yaptığı nakışları grafik tasarımıyla birleştiren ve şehrin duvarlarını dokuyarak oluşturduğu çalışmalarıyla bildiğimiz, sokakta Aheneah olarak tanıdığımız, sanatçı Ana Martins bugüne kadar yapmış olduğu işlerin aksine bu sefer ölçeği küçültüp, algılar ile oynamayı tercih etmiş. Bunu yaparken kendine meydan okuduğunu da belirten sanatçı insan gözünün mesafeye, ışığa, parlaklığa olan tepkilerine odaklandığı Perception adlı çalışmasını "bir şeye her baktığınızda son seferden farklı gözükebilir, şeyleri aslında oldukları gibi görmüyoruz, bu yüzden bunlar hiç bitmeyen parçalar" diyerek özetliyor.

  • Denizin sesi

    Tokyo'lu sanatçı Toshihiko Hosaka "Sessizce acı çeken deniz adına yüksek bir sesle konuşmak istiyoruz. 50 m uzunluğunda ve 35 m genişliğinde daha önce görülmemiş bir boyuta sahip bir gazete yarattık. Gazetemizi sahilde yaptığımız sığ bir çukura oyarak doğanın ortasında yarattık" diyor Voice of the Sea News için. Milyonlarca ton çöpünü denizlere döken insanoğlunun bir nebze de olsa ilgisini çekip, vermiş olduğu zarara odaklanması için sanatçı ve ekibi tarafından hazırlanan heykel ile yerleştirme arası olan çalışma soyu tükenmekte olan canlıların da sesi olmaya çalışıyor.

  • Funan

    Yönetmen Denis Do'nun annesi ile yapmış olduğu söyleşiler ile şekillendirdiği animasyonu Funan 1975 ve 1979 yılları arası Kamboçya'da yapmış oldukları katliamlar ile tanıdığımız Kızıl Kmerler'in baskıcı rejimlerinden 4 yaşındaki oğlunu koruyup, ailesini bir arada tutmaya çalışan bir annenin mücadelesini anlatıyor.

  • Papa var, papa var

    Sigarasını yakıp, ilk nefesi çekmeden önce dudaklarına yerleşen o ufak ve muzip gülücükle birlikte, "hadi bakalım, şimdi ne yumurtlayacak din adına" beklentisiyle geçti bir sezon ve Jude Law yerini bir başka büyük isim John Malkovich'e bırakıyor. The New Pope ismi ile devam edecek olan The Young Pope'un ilk fragmanı da yayınlandı. Pius XVII'yı canlandıran Jude Law'un komaya girmesinden sonra papalık makamına seçilecek olan Giovanni Paolo III'ün hikayesine odaklanan yeni sezonda iki ustayı bir arada izleme fırsatımız olacak.İlk tanıtım filminden anladığımız kadarıyla iki papanın farklılıkları üzerine kurulmuş olan senaryo için Paolo Serrantino ruhani bir dünyada her an her şeyin olabileceğini belirtiyor ve tanrısal güçlerin de etkisiyle komada olan Papa Pius'un çok da yatağa bağlı kalmayacağının sinyallerini de veriyor.

  • Geliyor gönlümüzün efendisi

    Yerini dolduramamıştık, üzerine farklı güller koklasak da bulamadık aynı tadı... Devamı geldi, geliyor söylentilerinin arkası kesilmeyince kesmiştik umudumuzu ama onlar, sır gibi sakladıkları senaryolarıyla, film olarak karşımıza çıktılar. Satır aralarında isminin Greenbrier olacağı konuşulan devam niteliğindeki film El Camino adını alıvermiş. Umduğumuzdan da kısa bir zamanda Netflix ekranlarında bizimle birlikte olacak El Camino, Skinny Pete'in sorgu sahnesiyle sınırlı tutulmuş olan tanıtım filminden de anlaşılacağı üzere Jesse Pinkman'ın kaçısı üzerine odaklanıyor diyebiliriz.

  • Thom Yorke'dan

    Uzun zamandır fısıltılar halinde duyumlarını aldığımız proje sonunda notalara dökülmüş. Thom Yorke sonunda kayıtları bitirmiş ve Edward Norton imzalı Motherless Brooklyn'in film müzikleri arasındaki yerini almış. Söylentilere göre müzik Norton'un filmde bazı değişiklikler yapmasını sağlayacak kadar da etkileyici olmuş. Daily Battles adlı şarkıda Thom York'un Atoms for Peace'den grup arkadaşı Flea da yer alıyor. Hazır konusu açılmışken, filmden de biraz bahsedecek olursak, 1 Kasımda izleyici ile buluşacak olan Motherless Brooklyn'de Edward Norton kamera arkasında olduğu kadar önünde de yer alacak. Tourette sendromlu bir dedektifi canlandıracak olan Norton hastalığı ile mücadele ederken bir yandan da en yakın arkadaşının uğradığı cinayeti de aydınlatmaya çalışıyor. Bruce Willis, William Dafoe ve Alec Baldwin gibi birbirinden ünlü isimler de Norton'a eşlik edecek isimler arasında yer alıyor.

  • Son 5

    Yaşasaydı 8 Ocak'ta 71. yaşını kutlayacak olan David Bowie'nin hastalığıyla mücadele ettiği yılları konu alan mini belgesel The Last Five Years sanatçının popüler kültürün yanı sıra sanata, yaşama, sektöre nasıl yön verdiğine ve Bowie'nin çok yönlülüğüne, üretkenliğine odaklanıyor. Belgesel aynı zamanda Bowie'nin müzikali Lazarus ve en başarılı albümleri arasında gösterilen The Next Day ile Blackstar'ın yaratım süreçlerini de bizlere aktarıyor. HBO tarafından ilk gösterimi efsanenin doğum gününde yapılacak olan belgesel sabırsızlıkla beklediklerimiz listesinde ilk sıralardaki yerini almayı hakediyor.

  • Lekeliler Kulübü

    Vücudlarındaki lekelerden dolayı çevreleri tarafından ötekileştirilen bir grup arkadaşın kurdukları Lekeliler Kulübü'nü anlatan The Stained bir animasyon okulu olan Club Supinfocom Rubika öğrencileri tarafından çekilmiş. Her bir karakterin lekesini ve o lekenin arkasındaki hikayelere yer veren bu kısa animasyonda çocukların belleklerinde kalan kötü izlere yönelik farkındalık yaratma amacı güdülmüş.

  • Ustalara yer açalım

    Filmlerinde beklentiyi karşılayamamak ve dizilere daha çok önem vermekle eleştirilen Netflix, eleştrileri çok ciddiye almış olacak ki çoğumuzu heyecanlandıracak bir yapımla karşımıza çıkıyor. Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci, Harvey Keitel gibi büyük ustaları bir araya getiren The Irisman için De Niro "hepimizin birlikte yönettiği bir film oldu" desede son sözü yönetmen koltuğunda oturan Martin Scorsese söylemiş. I Heard You Paint Houses kitabından uyarlanan film kiralık katil olan Frank Sheeren'ın hayatını ve Amerika'nın en büyük sendikalarından biri olan International Brotherhood of Teamster'ın efsane başkanı Jimmy Hoffa'nın ortadan kaybolma hikayesini anlatıyor.

  • Yaşlan artık Tom!

    Bizlerin saçlarına aklar düşeli, kaz ayaklarımız çıkalı çok oldu ama Tom Cruise'un pek de yaşlanmaya niyeti yok gibi. O hala 1986'daki ilk Top Gun'daki görüntüsüyle karşımıza çıkıyor. Tamam biraz abartı oldu ama geçtiğimiz günlerde Comic Con'da tanıtımı yapılan Top Gun - Maverick'de Tom Cruise performansından hiçbir şey kaybetmemiş gibi duruyor. Teknolojinin ve savaş yöntemlerinin değiştiği çağımızda Pete Mitchell bu sefer de eski ortağı Nick'in oğluna kol kanat geren bir uçuş eğitmeni olarak karşımıza çıkıyor. Peter Craig imzası taşıyan senaryonun yönetmen koltuğunda ise Tron ve Oblivion'dan da bildiğimiz Joseph Kosinski oturuyor.

  • Lego'dan defender

    Lego'dan sevenlerini baştan çıkaracak bir ürün daha, bu sefer ortaklık ise Land Rover ile. Konu bir araba olunca... Hatta şöyle diyelim, konu Defender gibi bir arazi aracı olunca, ister istemez teknik özelliklerinden bahsetmeye başlıyor insan. 2573 parçadan oluşan Lego Land Rover Defender, çalışan bir direksiyona, biri arazi olmak üzere 4 farklı vites kademesine ve bağımsız bir suspansiyon sisteminin yanı sıra, kurtarma operasyonları için de vince sahip. Lego Technics ekibi tarafından geliştirilen ürünün 2020'de piyasa çıkacak olan Defender modeli baz alınarak tasarlandığını da belirtelim. Ürünü Ekim ayından itibaren raflarda bulabilirsiniz.

  • Dile kolay 40!

    Geçtiğimi günlerde Sony tarafındanBluetooth'lu bir versiyonu da piyasaya sunuluna Walkman hayatımıza gireli tam 40 yıl oldu. 1 Temmuz 1979'da ilk modeli sunulan Walkman müzikle olan bağımızı arttırmanın yanısıra yeni modelleri çıktıkça kendisiyle olan bağımızı da güçlendirmeye davam etmişti. Mp3'lü yıllara kadar şu an cep telefonları bizler için neyi ifade ediyorsa, o yıllarda Walkman de onu ifade ediyor dersek abartmış olmayız herhalde. Dile kolay 40 yıl diyerek başlayınca cümleye, acısıyla tatlısıyla diyerek devam edesi geliyor insanın. Bir ürün için belki ilk seferde gerekli gibi durmasa da bu ifade, pili bitmeden bir şarkı daha fazla dinleyebilmek için kalemle sarılan kasetler, kulaklıkların sünger kılıfları deforme olduğunda ya da kasetler içinde sarıp dolanlığında yaşanılan hisleri düşününce belki de abartı olmuyordur. Yaşayan bilir demek gerek aslında. Sony de bu kült ürünü için, bir kırkıncı yıl videosunun yanında 1979'daki ilk modelden itibaren çıkmış 230 farklı modelin yer aldığı bir de Walkman in the Park adlı bir de sergi de gerçekleştiriyor. Hepsi hala çalışır durumda olan her bir modelin içine dilerseniz kasedinizi takıp o eski güzel günlere dönebiliyorsunuz da....

  • Nintendo ve Nike

    Daha önce de Netflix ile ortak çalışmalar yapan Nike, görünüşe göre, özellikle ünlü kişiler ile gerçekleştirdiği ortaklıkları günümüzde firmalar ile yapmaya başlayacak gibi. Bunun altında belki de günümüz insanının , özellikle de gençlerin, geçmişte olduğu gibi, kendilerini ünlü kişi ya da karakter ile özdeşleştirirken artık kendilerini ürünler ya da markalar ile özdeşleştirir olması yatıyordur. Her iki firmadan resmi bir açıklama gelmemiş olsa da Nike'ın yeni Air Max'in tasarımda Nintento ile ortak bir yol çizilmiş diyebiliriz. Tasarım süreçlerinde geçmişe atıflarda bulunmayı seven Nike tasarımcıları bu sefer de 90'lı yılların efsane oyun konsolu Nintendo'dan esinlenmeyi tercih etmişler. Nintendo 64'ün logo ve tuş takımlarından çizgi ve renkleri gördüğümüz yeni Air Max'ın aklı 90'larda kalanları kendine çekeği kesin diyebiliriz.

Video

Pharrell Williams x

Human Made x Adidas

pharrell williams, adidas and human made collabration for an adidas sneaker

Peaky Blinders’in emriyle, bu

Snoop Shelby’in Red Right

Hand’i

snoop dog

Michael Stipe'dan ilk solo tekli

michael stipe, moby

Geçmişten

Merhaba Dünya! Bombastikdergi popüler kültür hakkında bir şeyler yazıp çizmek için kuruldu. Konuştuklarınız, konuşacaklarınız ya da gördükleriniz ve göreceklerinizden oluşan "şeyler" hakkında bir "şeyler" bulacaksınız bu dergide. Sinemadan müziğe, "sneaker"lardan sanata kadar bir çok konuda yazıp çiçeceğiz. Keyfinize keyif katabilirse ne ala. 

Bombastikdergi © 2019. Tüm hakları saklıdır.

İletişim

bottom of page