Search Results

Paskalya’nın yaklaşmasıyla birlikte, adidas sezonun ruhunu yansıtan iki özel Samba modeliyle sneaker tutkunlarını heyecanlandırıyor. Pastel tonların ön planda olduğu bu bahar dokulu tasarımlar, adidas.com üzerinden satışa sunuldu ve premium kalitesiyle 120 dolarlık fiyat etiketi taşıyor. İlk bakışta file gibi görünen taban katmanı, aslında deri üzerine işlenmiş örgü benzeri kesik detaylardan oluşuyor. “Tactile Blue” renk seçeneği, “Ice Lavender” şeritler ve bağcıklarla hareketlendirilirken, “Hazy Green” modeli daha yumuşak bir geçiş sunarak “Sky Tint” şerit ve bağcıklarla tamamlanıyor. Her iki tasarımda da “Off White” deri dil kısmı ve metalik gümüş Trefoil logosu yer alırken, yarı saydam kauçuk tabanlar sneaker’a dinamik bir dokunuş katıyor. Şu sıralar moda dünyasında büyük yankı uyandıran adidas Samba’nın bu bahar özel modelleri, sezonun en çok tercih edilen tasarımlarından biri olmaya aday.

14. yüzyılın çalkantılı atmosferinde geçen bu hikâye, Kutsal Roma İmparatorluğu döneminde Avrupa uluslarının hâkimiyet için kıyasıya yarıştığı bir dönemi konu alıyor. Güç ve toprak hırsıyla hareket eden Avusturyalılar, barış içinde yaşayan kırsal İsviçre topraklarına saldırırken, kaderini korumak isteyen halk büyük bir direniş sergiliyor William Tell hemen aşağıda...

1987 Oakland’ında geçen Freaky Tales , şehrin yeraltı dünyasını keşfe çıkan bir NBA oyuncusu, yozlaşmış bir polis, rapçiler, genç punklar, neo-Naziler ve bir tahsildarın kaderlerinin kesiştiği dört ayrı hikâyeden oluşuyor. Bu antolojik film, 80’lerin kültürel dinamiklerini ve dönemin asi ruhunu cesur bir anlatımla ele alıyor. Yönetmen koltuğunda Anna Boden ve Ryan Fleck’in oturduğu yapım, Pedro Pascal, Ben Mendelsohn, Jay Ellis, Angus Cloud, Normani, Dominique Thorne, Ji-young Yoo, Jack Champion, Keir Gilchrist ve Tom Hanks gibi güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip.

Nike’ın Donkey Kong esintili Big Head Origins  modelini tanıtmasının hemen ardından, yeni bir Nike Air Max 1 Low Poly modelinin görüntüsü ortaya çıktı. Bu özel tasarımın, oyun dünyasının efsanevi karakterlerinden Lara Croft’a ithaf edildiği düşünülüyor. @bbbrycewong tarafından paylaşılan ilk görüntüde, beyaz file taban üzerine gri ve pikselli detaylara sahip katmanlar dikkat çekiyor. Koyu yeşil çamurluk bölümü ise, ünlü Britanyalı arkeologun Tomb Raider üçlemesindeki ikonik kıyafetini yansıtıyor. Aynı yeşil ton, tırtıklı paneldeki Swoosh logosunda, bağcık deliklerinde ve dil etiketindeki Nike logosunda da kullanılmış. Model, görünür Air Max birimine sahip beyaz bir orta taban ve ekstra tutuş sağlayan sakız kauçuk dış taban ile tamamlanıyor. Temiz ve şık bir görünüm sunan beyaz bağcıklar ise tasarımı bütünlüyor. @bbbrycewong

On yılı aşkın bir süreden sonra açtığı ilk kişisel sergisi Periphery, sanatçının sergi alanına yabancılık çektiği bir dönüş değil, aksine yeniden canlanmasını sağlayan bir deneyim oldu. Los Angeles’taki Thinkspace Projects’te gerçekleşen sergi, Geddes’in son beş yılda ürettiği eserleri bir araya getirdi. Detaylı grafit çizimlerden çarpıcı uzay mekiği kazalarına kadar uzanan eserleri, sanatçının benzersiz bakış açısını ortaya koydu. Geddes, kırılgan eserlerini dünyanın öbür ucuna göndermenin kaygı verici olduğunu kabul etse de, Thinkspace ekibinin süreci kusursuz yönetmesi sayesinde serginin başarılı geçtiğini ifade etti. Sanatçının "yavaş üretim süreci" nedeniyle serginin tek bir odak noktası etrafında şekillendiğini belirten Geddes, eserlerin doğal bir bütünlük oluşturduğunu söylüyor. Sergi, ağırlıklı olarak yabancılaşma, teknoloji ve geçicilik temaları üzerine kuruluydu. Eserlerinde, kozmonotların süzüldüğü, arabaların ve otobüslerin havada asılı kaldığı, binaların patlayarak duman gibi yükselen enkazlara dönüştüğü dinamik bir anlatım öne çıkıyor. Geddes, yeni bir eser yaratırken öncelikli olarak yakalamak istediği duygusal etkiyi izole etmeye çalıştığını ve bunu seyirciye aktarmanın en büyük zorluklardan biri olduğunu dile getiriyor. Ancak, Periphery sergisi, bu zorluğun üstesinden başarıyla gelindiğini kanıtladı. Sanatçının eserleri, izleyiciyi içine çeken beklenmedik detaylar ve sıra dışı kompozisyonlarla dolu. Thinkspace’te yılın başlarında sergilenen Periphery serisinden bazı eserler halen satışta. Sanatçı hakkında daha fazla bilgi edinmek için Jeremy Geddes’in web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Luke Stanton Eddy ve Matilda Price’ın başrollerini üstlendiği Luc Besson’un yeni filmi, 2 Mayıs’ta izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Film , sıradan ve tekdüze bir yaşam süren John’un, gizemli ve büyüleyici June ile karşılaşmasıyla değişen hayatını konu alıyor. John, alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı, sıradanlığın güvenli sınırlarında yaşayan bir adamdır. Hayatında hiçbir değişiklik yapmaya çalışmaz, aksine her şeyin olduğu gibi kalmasını ister. Ancak bir gün metroda karşılaştığı June, onun dünyasını altüst eder. John, bu karşılaşmayla birlikte hayatta ilk kez bir amaç edinir: June’u sonsuza kadar sevmek ve ne olursa olsun onun peşinden gitmek. Luc Besson’un karakter derinliği ve görsel anlatımıyla dikkat çeken bu yapımı, duygusal ve gerilim yüklü hikâyesiyle izleyicileri etkileyici bir yolculuğa davet ediyor.

Ceylan Ertem, prodüktörlüğünü ve yapımcılığını üstlendiği altıncı stüdyo albümü Sana Rağmen ile müzikseverlerle buluştu. İki bölüm halinde yayımlanacak albümün ilk kısmı, 7 Şubat itibarıyla dinleyicilere sunuldu ve 10 şarkılık güçlü bir seçkiyle dikkat çekiyor. Albümde sadece Ceylan Ertem’in besteleri değil, aynı zamanda Türk pop müziğinin duayeni Sezen Aksu’nun üç yeni şarkısı da yer alıyor. Mabel Matiz, Cihan Mürtezaoğlu, Ediz Hafızoğlu, Duygu Soylu ve Sena Şener gibi başarılı sanatçıların katkılarıyla albüm, müzikal açıdan zengin ve çok katmanlı bir yapıya sahip. Sezen Aksu’nun albüme kazandırdığı üç yeni parça, müzikseverler için büyük bir sürpriz olurken, özellikle Hadi Dışarıya Mutfaktan gibi şarkılar, Aksu’nun kendine has üslubunu Ceylan Ertem’in güçlü yorumu ile buluşturuyor. Geçmiş ile geleceği, gelenek ile yeniliği harmanlayan Sana Rağmen, Türk müzik sahnesinde uzun süre konuşulacak bir proje olarak öne çıkıyor.Ceylan Ertem’den “Sana Rağmen”: İki Bölümlük Yeni Albümün İlk Kısmı Yayında

Nike’ın 70’lerin sonlarına uzanan köklü geçmişiyle retro havasını koruyan LD-1000 modeli, Size? iş birliğiyle özel bir tasarımla yeniden doğdu. İnce silueti ve klasik performans ayakkabısı estetiğiyle dikkat çeken model, özel örgü üst yüzeyiyle nostaljik dokusunu vurguluyor. Özellikle tamamen kahverengi renk seçeneği ve açıkta bırakılan dikiş detayları, ayakkabıya el yapımı bir hissiyat kazandırıyor. Geçtiğimiz yaz Nike  arşivlerinden çıkarılan LD-1000, Cortez ve Waffle Racer gibi efsanevi koşu ayakkabılarının izinden gidiyor. Size?’a özel olarak tasarlanan yeni versiyonda, geleneksel örgü ve süet yüzeyin yanı sıra, üç renkli bağcıklar, parlak deri topuk kaplaması ve dikişli Swoosh detayları gibi özgün tasarım dokunuşları bulunuyor. Konforu artıran EVA yastıklama ve ikonik waffle dış tabanla tamamlanan bu koleksiyonluk parça, geçmişin izlerini modern detaylarla harmanlıyor. Başlangıçta 1977’de uzun mesafe koşucuları için tasarlanan LD-1000, geniş açılı topuk yapısının beklenmedik sakatlıklara yol açması nedeniyle ticari anlamda başarısız olsa da, bugün retro sneaker dünyasında hak ettiği değeri geri kazanmaya çalışıyor.

Elektronik müziğin önde gelen isimlerinden Mark Pritchard ve Radiohead/The Smile solisti Thom Yorke, yeni şarkıları “Back in the Game” ile yeniden bir araya geldi. Bu parça, ikilinin 2016’da Under the Sun albümünde yer alan “Beautiful People” şarkısından sonraki ikinci iş birliği olarak öne çıkıyor. Parçanın yönetmen koltuğunda Jonathan Zawada oturuyor. Zawada, klibe dair yaptığı açıklamada, "Back in the Game için hazırlanan görsel dünyada, medeniyetin yavaşça çöküşe geçtiği bir atmosferde bilinçsiz bir kutlama hissiyatı hakim. Bu süreç, geriye giderek ilerleme fikriyle iç içe geçerken, kolektif kültürel ifadelerimize nasıl değer biçtiğimiz ve 21. yüzyıldaki büyük kültürel değişimlerle nasıl yüzleştiğimiz üzerine bir keşif sunuyor," sözleriyle temayı özetledi.

Nike ve .SWOOSH, Nintendo’nun ikonik karakteri Donkey Kong’dan ilham alarak tasarladığı Air Max 1 “Big Head Origins” modelini 2025 İlkbahar sezonunda piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Tasarım, Donkey Kong’un karakteristik görünümünü yansıtmak için krem rengi örgü saya ve kahverengi tüylü süet panellerle şekillendirildi. Karakterin ünlü kırmızı kravatı ve klasik oyun grafiklerine gönderme yapan detaylar ise üst bağcık delikleri ve markalama unsurlarında kendini gösteriyor. Testere dişli deri Swoosh ve pikselleştirilmiş dil etiketi de bu temaya eşlik ediyor. Özel tasarım detayları arasında, DS madeni paraları ve muz kabuğunun yer aldığı pikselleştirilmiş iç tabanlar, ayrıca oyundaki madeni paralara benzeyen Nike Air topuk logosu bulunuyor. Sarı orta taban, görünür Air Max  yastıklama birimi ve kahverengi benekli dış taban, modeli tamamlayan unsurlar arasında. Aynı renk paletine sahip bağcıklar ise tasarımı bütünleyerek tematik bir dokunuş sunuyor.

Tom Sachs ve Nike, geçtiğimiz yıl iş birliklerini yeniden başlattıklarını duyurmuştu. Bu gelişmeyle birlikte, merakla beklenen NikeCraft Mars Yard 3.0  modelinin 2025’te piyasaya sürüleceği de kesinleşmişti. Kasım ayında sızan test görüntülerinin ardından, şimdi de modelin resmi görselleri ve detayları paylaşıldı. Yeni versiyon, ikonik off-white, altın kahverengi ve kırmızı tonlarını koruyarak önceki modellerle benzer bir tasarım sunuyor. Dikkat çeken yenilikler arasında siyah TPU burun koruması, ipek baskı Swoosh detayları ve doğal kauçuk taban yer alıyor. Bağcık halkalarının bağlantısı değiştirilerek daha ayrıksı bir yapı tercih edilirken, ön çekme halkası artık bağcık tutucu olarak işlev görüyor. Poliüretan React köpük taban, karbon fiber plaka ve yeni dokulu orta taban ise modelin teknik yenilikleri arasında. Ribbed polyester bağcıklar, açık örgü polyester saya ve topukta yer alan naylon kayış ise ayakkabının dikkat çeken diğer detayları arasında. Henüz net bir çıkış tarihi açıklanmamış olsa da, Tom Sachs tarafından yapılan duyuruya göre Mars Yard 3.0 modelinin eylül ayında Nike SNKRS ve seçili perakende mağazalarında satışa sunulması bekleniyor. Fiyat etiketi ise 275 USD olacak.

Can Bonomo’nun merakla beklenen yeni şarkısı Kanadım Aşktan, 14 Şubat’ta müzikseverlerle buluştu. Sözü ve bestesi sanatçının kendisine ait olan parçanın düzenleme ve mix çalışmaları Emre Malikler, mastering’i ise Ali Rıza Şahenk tarafından yapıldı. İstanbul’daki FatLab Stüdyo’da kaydedilen şarkının kapak tasarımı Can Bonomo ’nun elinden çıkarken, proje fotoğraflarını Muhsin Akgün çekti. Sanatçı, şarkısını şu sözlerle tanımlıyor: “Kanadım Aşktan, akustik enstrümanların öne çıktığı, eskiyle yeniyi harmanlayan bir parça oldu. Şarkının genel tonunu ‘buruk’ kelimesi en iyi şekilde yansıtıyor. Umarım dinleyenlere iyi gelir.”

Geremy Jasper’ın yönetmen koltuğunda oturduğu O’Dessa, izleyiciyi kıyamet sonrası bir dünyaya götürüyor. Başrollerinde Sadie Sink, Kelvin Harrison Jr., Murray Bartlett ve Regina Hall’un yer aldığı film , değerli bir aile yadigarını kurtarmak için destansı bir yolculuğa çıkan genç bir çiftlik kızının hikayesini anlatıyor.

Türk pop müziğinin güçlü yorumcu ve bestecilerinden Göksel , merakla beklenen 10. stüdyo albümünün ilk şarkısı “Pardon” ile dinleyicileriyle buluştu. Sanatçının 2025’in ikinci çeyreğinde yayımlamayı planladığı albümdeki tüm şarkılar, onun duygu yüklü sözleri ve besteleriyle hayat buluyor. “Pardon”, bu müzikal yolculuğun ilk adımı olarak dikkat çekiyor. Şarkının düzenlemesini başarılı müzisyen Samed Nalbant üstlenirken, miks çalışması Sabi Saltiel’e, mastering ise Aran Lavi’ye ait. “Pardon”, etkileyici video klibiyle birlikte Soles Müzik & Avrupa Müzik iş birliğiyle tüm dijital platformlarda yayında! Göksel'den pardon sizlerle!

Redd grubunun başarılı solisti Doğan Duru’nun söz ve bestesine imza attığı “Kutsal Zehir”, Zuhal Olcay ile birlikte seslendirilerek 14 Şubat’ta dinleyicilerle buluşuyor. Akustik ve elektronik enstrümanların harmanlandığı şarkı, aşkın ve varoluşun derinliklerine dokunan sözleriyle dikkat çekiyor. Usta oyuncu ve yorumcu Zuhal Olcay’ın etkileyici vokaliyle güç kazanan eser, Doğan Duru ’nun karakteristik müzikal tarzıyla buluşarak eşsiz bir atmosfer yaratıyor. Şarkıda klasik gitarı Cem Tuncer çalarken, miks ve mastering çalışması Metin Kahyaoğlu tarafından yapıldı.

Longines, ünlü oyuncu Henry Cavill’i markanın yeni zarafet elçisi/ marka yüzü oldu olarak duyurdu. “Elegance is an attitude” felsefesini mükemmel şekilde yansıtan Cavill, zarafeti, samimiyeti ve çok yönlü kişiliğiyle Longines’in değerleriyle kusursuz bir uyum sağlıyor. Superman ve Mission: Impossible – Fallout gibi yapımlardaki ikonik rolleriyle tanınan Cavill, sanatındaki titizliği ve tutkularıyla markanın ruhunu yansıtıyor. Oyuncu, Longines’in zamansız tasarımlarının ve nesiller boyu süregelen ustalığının kendisiyle derin bir bağ kurduğunu ifade etti. Kampanya kapsamında Cavill, Flagship Heritage Moonphase ve Master Collection Chrono Moonphase modellerini sergiliyor.

Adidas, Avrupa’nın En Büyük Kulüpleri İçin Sınırlı Üretim Gazelle Koleksiyonu Tanıttı! Alman spor giyim devi adidas, futbol kültürünün ikonik modeli Gazelle’i Avrupa’nın önde gelen kulüplerine özel tasarımlarla buluşturdu. Terrace Icons  koleksiyonunda Arsenal, Manchester United, Juventus ve Real Madrid için sınırlı sayıda üretilen süet Gazelle modelleri, kulüplerin renklerine uygun şekilde tasarlandı. Takım adları yan kısımda yer alırken, topukta kulüp arması ve klasik gum taban detayları dikkat çekiyor. 110 dolar fiyat etiketiyle satışa sunulan bu özel koleksiyon, nostaljik esintiler taşıyan kıyafetlerle tamamlanıyor. Futbol formaları her sezon değişse de, Gazelle’ler zamansız şıklığını koruyor.

Grammy adayı Altın Gün grubunun eski üyesi ve etkileyici sesi Merve Daşdemir, solo kariyerine güçlü bir giriş yapıyor. Mayıs ayında çıkacak ilk albümünün habercisi olan Platonik , sanatçının söz ve bestesini kendi yaptığı, modern ve melankolik bir müzikal yolculuk sunuyor. 90’ların balad ruhunu taşıyan şarkı, Sezen Aksu'ya selam gönderirken, Kate Bush ve Cocteau Twins’in zarif tınılarını yansıtıyor. Platonik  şarkısı ve klibi, Merve’nin bağımsız yapım firması Alabanda Records etiketiyle tüm dijital platformlarda yayında. Merve Daşdemir Platonik sizlerle!

Sharp Stick ve Catherine Called Birdy filmlerinin ardından Lena Dunham, Netflix için hazırladığı Too Much dizisini tamamlarken yeni uzun metrajlı filmi Good Sex üzerinde çalışıyor. Başrolde Natalie Portman ’ın yer aldığı film, başarısız bir ilişkinin ardından kendini beklenmedik bir aşk üçgeninin içinde bulan çift terapisti Ally’nin hikayesini anlatıyor. Bir yanda olgun ve güvenilir Alan, diğer yanda genç ve tutkulu bir Brooklyn hipster’ı varken Ally, arzuları ve kimliğiyle yüzleşmek zorunda kalıyor.

Scott McGehee ve David Siegel’in yönettiği The Friend, merhum bir arkadaşının Danua cinsi köpeğini sahiplenen bir yazarın, aşk, dostluk, kayıp ve iyileşme sürecini ele alıyor. Sigrid Nunez'in aynı adlı romanından uyarlanan filmde Naomi Watts, Bill Murray, Sarah Pidgeon, Constance Wu ve Ann Dowd gibi isimler yer alıyor. İlk gösterimini 2024 Toronto Uluslararası Film Festivali 'nde yapacak olan film , duygusal derinliğiyle dikkat çekiyor.