Search Results
"land art" için bulunan sonuçlar
- Reebok x Keith Haring
Foundation'ın desteğiyle ortaya çıkan koleksiyonun bizce en güzel üyesi ise beyaz zemin üzerine Haring'in pop art
- Saype / Moonwatch
Biyobozunur boyaları ile yeryüzünü renklendiren sanatçı Saype Swatch işbirliğinde gerçekleştirdiği Moonwatch serisi için Kenya çöllerindeydi. "Onun Cesur Rüyası" ve "Onun Parlak Rüyası" adındaki iki devasa fresk Moonwatch evrenini yeniden yorumluyor. Swatch'un sitesinde "bize büyük hayaller kurmamız, bilinmeyeni keşfetmeye devam etmemiz ve bir şeyler yapmanın yeni ve alışılmadık yollarını denemeye cesaret etmemiz için ilham veriyor." sözleriyle tanımlanan eserler toplamda 13 dönümlük bir araziyi kaplıyor. "Onun Cesur Rüyası"nda çölün kurak yüzeyini kendine tuval olarak seçen küçük kız tebeşiriyle, odaklanmış bir şekilde, bir dünya resmederken dünya ve ötesine dair düşüncelere dalmış gibi görünüyor. "Onun Parlak Rüyası"nda ise elindeki fenerle gökyüzünü aydınlatmaya çalışan çocuk evrenin sınırlarını keşfetmeye çalışıyor. Saype bu iki eseri kurgulayıp ortaya çıkarırken sırtını dayadığı motivasyonu ise; “İnsanoğlu, dünyanın dört bir yanında çok eski zamanlardan beri yıldızları dikkatle izliyor. Akşamları gözlerimizi gökyüzüne kaldırdığımızda, hepimiz merak içinde birer çocuk oluyoruz. Kısa ömürlü iki freskim de bize bunu anlatıyor; zamanla olan ilişkimizi ve geride bıraktığımız izleri sorguluyor. Kendimi ifade etmek için Kenya'nın ay manzaralarının ortasında, insan olarak yön duygumuzu kaybetmemize neden olacak kadar gerçeküstü bir yeri seçtim. Swatch ve Omega arasındaki işbirliğinde olduğu gibi, bu evrensel bir rüyanın hikayesi; gece karanlığında bize çok yakın görünen bu evreni gezmek, yıldızlara uçmak, bir çocukmuş gibi oynamak.” sözleriyle özetliyor.
- INO...
Apocalypse Now Bu yazıda Tiflis Mural Festivali'nde resmettiği Blue Angel murali ile kendisine olan saygımızı ve sevgimizi arşa çıkaran sanatçı Ino'ya çeviriyoruz merceğimizi. Olağanüstü figüratif duvar resimlerine imza atan Atina'lı sanatçı toplumdan izin almadan çeşitli işler yapan siyasetçilere karşılık olarak eserlerini izin almadan kamu binalarının cephelerine resmediyor. İnsanlara ulaşabilmek için sanatı seçen Ino derdini, mesajını ve düşüncelerini devasa boyuttaki eserleriyle bizlere aktarıyor. Ekonomik sıkıntılar ile boğuşan işçi aileleri, bombaların altında yaşayan çocuklar, şehrin her tarafına yerleştirilmiş kameralar ile gözetlenen insanları duvarlara taşıyan Ino zaman zaman kullandığı distopik anlatım diliyle sorgulatmak istediklerini daha yüksek bir tondan izleyiciye aktarmayı başarıyor. Kültürel köklerinden gelen sanat birikimini DNA'sından fırçasına aktarmayı başaran sanatçı Kutaisi International University'de gerçekleştirilen KUI Mural Fest için remettiği Hyperthinker, National Geographic The Greeks: Episode 2 - The Good Strife'taki çalışması We Have The Power ve 2018'deki çalışması Bomber ile bu birikimi duvarlara yansıtmıştı. Ino'nun bizi etkileyen diğer işleri arasında Ibiza'daki Bloop Fest için hazırladığı Melting Earth, Hopeless gibi işlerine ek olarak Apocalypse Now'ı da saymadan geçemeyiz. We Have The Power Hopeless Melting Earth Bomber @inoexpo - ino.net
- Vhils'den The End of the Industrial Era
Bina cephelerini kazıyarak yaptığı aşina olduğumuz sanatçı Alexandre Farto, ya da sokaklarda bilinen ismiyle Vhils The End of the Industrial Era adını verdiğini çalışmasını sergiledi. Yapı cephelerinde beton ve sıvayı kazıyarak yarattığı resimler ile dikkatleri üzerine çeken Vhils bir taş ustası detaycılığı ile ortaya çıkardığı eserlerini devasa gravürler olarak da tanımlayabiliriz. 2007 yılında gerçekleştirdiği Scratching The Surface projesi "çığır açıcı" olarak nitelenen sanatçı, son olarak, pandemi sürecinde gösterdikleri üstün performanslarına bir saygı gösterimi olarak São João Universitary Hospital Center'da yer alan bir duvara kazıdığı 10 maskeli sağlık çalışanının portresi ile karşımıza çıkmıştı. Yaratım sürecindeki zorlu koşulları mesajını daha sert bir şekilde iletmede bir araca dönüştermeyi başaran sanatçı The End of the Era adlı çalışmasında biraz daha ileri giderek patlayıcıları fırçası olarak kullanmış. Eserlerini sergilediği bölgelerden seçtiği insanları portrelerinde tercih eden sanatçının bu sefer tercihi ise bir dönem sanayi ve üretim merkezi olup değerini yitiren Barreiro'dan yerel bir fabrika işçisi olmuş. Vhils'in doğup büyüdüğü bölge de olan Barreiro'da terkedilmiş bir fabrika binasının duvarında yer alan çalışmada Vhils patlayıcılar ile saniyeler içinde resmettiği portreyi belirmesinin hemen ardından yine patlayıcılar kullanarak tüm yapıyla birlikte yerle bir ediyor. Kaşla göz arasında var olup, bir anda yok olan eser "bir varmış, bir yokmuş" ile başlayan masalsı bir sürece evriliyor. Balistik kameralar sayesinde saniyede 2000 karesi kayıt altına alınan süreç somut bir formada yok olan bir eser dijital formla ölümsüzleşerek tekrar hayatımızda var oluyor. Başkalaşıp başkalaşmadığını sorgulayabileceğimiz The End of the Era için "imgesel bir ihanet" tartışması zihnimizi kurcalarken "bu bir pipo değildir" diyerek René Magritte'i de anarak sizi bu güzel eser ile başbaşa bırakalım. The End of the Era'nın hem video olarak hem de yıkıntıdan elde edilen enkaz parçalarının fotograflarının, bir NFT olarak, dijital sanat müzayede platformlarından biri olan Nifty Gateway aracılığı ile yayınlanacağını da belirtelim.
- Jr. Roma'da
10 gündür herhangi bir paylaşımda bulunmadık, bulunamadık. Hala yapacak çok işimiz, saracak çok yaramız olsa da akıl sağlığımızı yitirmeden, yaşadığımız cehennem sürecinden sonra ufak ufak hayata dönmeye çalışmak için oturduk bugün bilgisayarımızın başına. Yazacak çok konu birikti bu süreçte. İlk paylaşımımızda satırlarımızda sıklıkla yer verdiğimiz Jr.'dan. Floransa'da bulunan Palazzo Strozzi'de sergilediği La Ferita'nın dahil olduğu "trompe l'oeil" enstalasyon serisinin devamı olan bu yeni eser Roma'da bulunan Fransız Büyükelçilik binası Palazo Farnese'nin cephesini süslüyor. Fasadın ötesini açılmış sanal bir yaradan bizlere sunan sanatçı 600 metrekarelik bu çalışmasında şu günlerde tadilatta olan Palazzo Farnese'yi bir hayal üzerinden ulaşılabilir kılıyor. Duvarların ardında kalanı, ortaya çıkarmak için kurgulanan ve bir nevi röntgencilik eylemini de içinde n bu serinin en yeni eseri iskele üzerine sahiplenmiş alüminyum üzerine basılmış görsellerden oluşuyor. İnşaat alanının güvenliğini sağlayan çitler üzerine sabitlenmiş vinil brandalarla tamamlanan çalışma bir gerçeklik tasviri olarak özetleniyor.
- Antonio Santín / Puente de Plata
Madrid merkezli sanatçı Antonio Santín, halıların büyüleyici detaylarını ve dokularını tuvale taşıyarak gerçekçiliğin sınırlarını zorluyor. Santín, hayal gücünden ilham alarak tasarladığı desenleri katman katman işleyerek, yoğun detaylar ve canlı renklerle dolu eserler ortaya çıkarıyor. Santín’in bu etkileyici tekniği, New York’taki Marc Straus Galerisi’nde düzenlenen yedinci kişisel sergisi Puente de Plata (Gümüş Köprü) ile sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Sergi, Santín’in minyatür noktalar, kıvrımlar ve şekillerle oluşturduğu muhteşem halı tablolarını gözler önüne seriyor. Antonio Santín Puente de Plata sergisi 1 Mart 2025’e kadar ziyaret edilebilir.
- Daniel Popper'dan Thrive...
Artemis ve Apollo'nun annesi Leto'nun efsanevi hikayesine atıfla Mikonosta yarattığı heykeli Leto ve Çevre ve iklim sorunlarını bir kez daha izleyicisini içine alabilecek kemerli yapısıyla da etkileşimini arttırıyor
- Jr.'dan Jeanne-Claude ve Christo'ya bir saygı duruşu: Projet Pont Neuf
1985 yılında Christo ve Jeanne-Claude, Paris’in en eski köprüsü olan Pont Neuf ’ü 41.800 metrekare altın kumaşla kaplayarak unutulmaz bir enstalasyona imza attı. 13 kilometre halat ve 12 ton çelik kablo kullanılan bu proje, 300 uzmanın 10 yıllık çalışmasının sonucu olarak hayata geçti ve sadece iki hafta içinde üç milyon ziyaretçiyi ağırladı. Tam 40 yıl sonra, Fransız sanatçı JR . , ikilinin mirasını onurlandırmak için Projet Pont Neuf ile benzer bir girişime hazırlanıyor. Eylül 2025’te sergilenecek olan projede, köprü devasa kaya oluşumlarıyla yeniden şekillendirilecek. Bu tasarım, Paris’in ünlü taş yapılarının kaynağı olan taş ocaklarına atıfta bulunuyor. Proje, Christo ve Jeanne-Claude’un sanatın kamusal diyaloğu tetikleme gücüne olan inancını taşırken, JR, bu eserin hem bir saygı duruşu hem de bir meydan okuma olduğunu belirtiyor: “Sanat, çevremizi görme biçimimizi dönüştürür ve yeniler.” fotograf: Atelier Jr. © 2024 Jr.
- Jörg Gläscher'den C19/18
Almanya'nın Kasım 2020 ve Mart 2021 arasında yakalandığı Covid-19'un ikinci dalgasını yaşadığı yaşadığı karanlık günlerde kendini Hamburg yakınlarındaki bir ormana atan fotografçı Jörg Gläscher yaşadığı endişeyi temel alan bir çalışmaya imza attı. Dalları keserek doğaya zarar vermek yerine ormanın zeminine düşmüş çürümeye yüz tutmuş dalları toplayarak gerçekleştirdiği dalga formundaki yerleştirmelerinin her birini fotografladıktan sonra yok eden sanatçı dalları bir sonraki yerleştirmesinde tekrar kullanmış. C19/18 adını verdiği çalışmasına dalganın tanımıyla başlamış Jörg Gläscher. “Dalga, bir sistemin durumundaki periyodik bir salınım veya bir defalık bozulma değişikliğidir” cümlesinden yola çıkan sanatçı Almanya gibi her açıdan büyük ve güçlü bir devleti bile hareketsiz hale getirebilen doğanın gücünü dalga formuyla görselleştirmiş. Ormanın derinliklerinde oluşan ve gitgide büyüyerek bizleri vurmaya gelen bir gücü yansıtan çalışma korkuyla başa çıkmanın verimli halini bulmayı araştıran ve korkunun nevrotik hale gelmemesini vurgulayan The Diary Complex adındaki bir serinin parçası. fotograflar: https://glaescher.de/
- Rick and Morty 8. sezon fragmanı yayında
Rick and Morty 8. Döndü: Çılgın Bilim Kurgu Maceraları Devam Ediyor Adult Swim’in kült haline gelen animasyon serisi Rick and Ricker The Curicksous Case of Bethjamin Button Ricker Than Fiction Nomortland Morty Daddy Hot Rick Rick and
- Helen Bur Aberdeen sokaklarında
Bu sefer Aberdeen sokaklarına uzanıyoruz ve Nuart Festivali kapsamında bir duvar resmine imza atan Helen Bur'un çalışmasına odaklanıyoruz. Daha çok tuval üzerine yağlıboya tablolarıyla tanıdığımız Bur'un bu çalışmasının hikayesi, 2019 yılında, Alice ve Hugo adlı iki arkadaşını resmettiği bir duvar resmine kadar uzanıyor. Granite şehrinde yer alan çalışma yapının yıkılmasıyla birlikte yok olmuş ve sanatçı Nuart Festivali'n davetiyle birlikte Alice ve Hugo'yu hayatlarına yeni giren bebekleriyle birlikte tekrar resmetmiş. Bebekli bir ailenin oldukça doğal ve sıradan bir anını şehrin duvarlarına taşıyan sanatçı çalışmasını Alice, Hugo ve ailenin yeni üyesi için bir övgü olarak nitelerken çalışmanın yapıldığı günlere denk gelen ulusal emzirme haftasında anne sütünün gücüne bir gönderme de yapıyor. Hareket halindeki insanların endişeli anlarını konu aldğı çalışmalarına aşina olduğumuz Bur hislere odaklandığı işlerinde bize hep o anın sonrasını düşündürtüyor. forogtaflar: Clarke Joss
- Gulia Urbana bu sene Calabria duvarlarını renklendiriyor. Odağında ise İtalya Arnavutları var...
Claudio Morne Arnavut bir dansçıyı resmederken Sırp sanatçı Artez Arnavut bir çiçekçi kızı tuvaline taşımış Artez'in çalışması kesin bir özdeşleşme yerine sınırları silikleştirip özgürlüğümüzün değerini vurgulayan
- Joe Black / Made in China
Küçük objelerle büyük portrelere imza atan sanatçı Joe Black'in son çalışmaları arasında en etkileyicilerden biri olan Made in China 2012 ne zamandır yazmak için beklediğimiz eserlerden biriydi. Fotporaf sanatının efsanelerinden biri olarak görülen Robert Capa'nın bir fotografını tasvir eden çalışma 5500 adet plastik askerden oluşuyor. 1938 Mayıs'ında Life dergisinin kapağında yer alan ikonik fotograf Çin Japon savaşını konu alan bir haberin görseli olarak kullanılmıştı. Her biri elle boyanmış plastik oyuncaklar Çin'de üretildiği için eserin adı da Made in China konmuş. Sıradan olanı beklenmeyi ortaya çıkaracak şekilde pikselleştiren sanatçı ormana bakarken ağaçları, ağaçlara bakarken ormanı odağımızdan çıkarmayı başarıyor.
- Vhils'den Portal...
Eserlerini sokaklarda ve yapı cephelerinde görmeye alıştığımız ve devasa yüzeyleri kazıyarak ya da oyarak yaptığı işlere aşina olduğumuz Portekizli görsel sanatçı Vhils Portal adını verdiği kişisel sergisini Bologna'daki Magma Gallery işbirliğinde gerçekleştirdi. Halka açık tarihi bir mekan olan Ex Chiesa di San Mattia'da konumlanan sergi Vhils ile özdeşleşen oyma tekniği ile dönüştürülmüş ve yeni bir hayata sahip olmuş kapılardan oluşuyor. Her biri terk edilmiş, metruk binalardan toplanan kapılar izleyicisini gözlemin ötesine geçirip bir anlama sürecine davet ediyor. Eserlerinde sıklıkla yerel karakterlerin portrelerine yer veren sanatçı Portal sergisinde yer alan kapılara da Bologna sakinlerinin portrelerini oymuş. Yansıttığı çevreden beslenmeyi seven sanatçı büyük ölçüde farkedilmeyen, basit bir zorunluluk nesnesi olarak görülen veya amaçlarından sıyrıldıklarında anlamsızlaşan bölmeler olarak algılanan kapıları keşif için verimli bir zemin olarak belirlemiş. Pandemi sürecinde birbirinden uzaklaşan insanların izolasyon, korku, yalnızlık ve keskin bir şekilde kısıtlanan özgürlük duygusuyla karşı karşıya kaldıkları bir dönemde sergilenen bu anıtsal yerleştirme sahiplik ve özgürlük, geçirgenlik inzivaya çekilme ve katılım, geçirgenlik ve geçirimsizlik gibi karşıt fikirleri sorguluyor. “Portal”, kendi kapısını açmaktan mahrum kalmanın çaresizliğini yaşayan herkese saygı duruşunda bulunuyor. Tasvir edilenlerin isimlerini ve hikayelerini bilmediğimiz anonim kişiler olması da "toplumsal temsilin net bir takdiri" olarak sunuluyor. Onların biz, bizim de onlar olduğumuz anlayışını vurgulamayı amaçlayan Portal yabancılarla bir topluluk hissi yaratırken, empatiyi de yüceltiyor. Portal'ın konumlandırılması için eski bir kilisenin seçilmesi de aslında mekanın da kapılar gibi eski amacından uzaklaşmış olsa da anlamını koruyor olması. Asıl amaçlarından yoksun bırakılmış olsalar da kilise hala bir kilise, kapılar da hala birer kapı. Her ikisi de hala bir geçişi temsil ediyor, farklı ve dönüşmüş bir geçicilik türüne geçişi temsil ediyorlar. Her ikisi de hala arkasındaki bilinmeze ışınlayacak birer "portal" olarak orada duruyor.
- Bu bir halı değildir
travmalarını somutlaştırdığı çalışması Childhood Memories adlı yerleştirmesini Museum of Contemporary Art
- Shepard Fairey’den New Orleans’a Yeni Mural: Harmonious Elements
Shepard Fairey, New Orleans’ın French Quarter bölgesinde, Mortal Machine Gallery’deki Warning Signs sergisi kapsamında Harmonious Elements adlı muralini tamamladı. New Orleans’ın müzik ve sanat mirasını onurlandıran eser, caz müzisyenleri Charlie Gabriel ve Walter Harris’i betimleyerek şehrin kültürel geçmişine vurgu yapıyor. " Mural "deki kadın figürü geleceğe umutla bakarken, lotus çiçeği dayanıklılığı ve güzelliği simgeliyor. Fairey, ayrıca sınırlı sayıda üretilen özel baskılar da hazırladı ve satışlardan elde edilen gelirin bir kısmı Yeni Yıl’daki saldırının mağdurlarına bağışlanacak. Warning Signs sergisi 2 Mart 2025’e kadar ziyaret edilebilecek. Hem kamusal sanat projesi hem de galeri sergisiyle Fairey, sokak sanatının en etkili isimlerinden biri olarak konumunu pekiştiriyor.
- Murat Yıldırım'dan
Dokularla olan ilişkisini Furry Artworks'ünde de bize yansıtan sanatçı bu çalışmasında ortaya koyduğu
- Ed Fairburn'den...
Tarzını topography ve pointilism kelimelerinin birleşiminden türettiği "topopointilism" kelimesiyle tanımlayan İngiliz sanatçı Ed Fairburn mürekkep, kurşun kalem ve boya gibi geleneksel malzelemeri kullanarak haritalardaki yolları, kontürler üzerinde kademeli olarak yaptığı değişiklikler ile insan formları ortaya çıkarıyor. Haritanın işlevselliği ile savaşmak yerine onu besleyerek koruduğunu söyleyen Fairburn figürünü ortaya çıkarırken senkronizasyonun ardındaki incelik derecesiyle ve tamamlanmış bir haritanın daha uzaktan bakıldığında bir portre gibi davranma biçimine odaklanıyor, detaylara girildiğinde portrenin ayrıntılarını yitirmesini ise bir paradoks olarak tanımlıyor.
- Bir Luc Besson filmi: June and John
Luke Stanton Eddy ve Matilda Price’ın başrollerini üstlendiği Luc Besson’un yeni filmi, 2 Mayıs’ta izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Film , sıradan ve tekdüze bir yaşam süren John’un, gizemli ve büyüleyici June ile karşılaşmasıyla değişen hayatını konu alıyor. John, alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı, sıradanlığın güvenli sınırlarında yaşayan bir adamdır. Hayatında hiçbir değişiklik yapmaya çalışmaz, aksine her şeyin olduğu gibi kalmasını ister. Ancak bir gün metroda karşılaştığı June, onun dünyasını altüst eder. John, bu karşılaşmayla birlikte hayatta ilk kez bir amaç edinir: June’u sonsuza kadar sevmek ve ne olursa olsun onun peşinden gitmek. Luc Besson’un karakter derinliği ve görsel anlatımıyla dikkat çeken bu yapımı, duygusal ve gerilim yüklü hikâyesiyle izleyicileri etkileyici bir yolculuğa davet ediyor.
- Jr'dan La Ferita
Geçtiğimiz günlerde küresel güçteki tarım firmalarının aile çiftlikleri üzerindeki adaletsiz ve denge tanımaz baskısına dikkat çektiği Homily to Country adlı eseriyle satırlarımızda yer verdiğimiz Fransız sanatçı Jr. bizi kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Floransa'da bulunan Palazzo Strozzi'nin cephesinde karşımıza çıkan sanatçının bu sefer konub başlığı pandemi sürecinde kültür ve sanatın erişilebilirliği olmuş. La Ferita (Yara) adlı çalışma Floransa'nın en ikonik ve önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapan binanın cephesinde açılmış devasa bir "yara" görüntüsüyle ulaşılamayanı, hayal de olsa ulaşılabilir kılıyor. Rönesans sarayının cephesinde yer alan anamorfoz, küresel çapta, kapanmak zorunda kalıp yara alan müze, tiyatro ve kütüphaneler gibi kültür kurumlarının yaşadığı süreci sembolik bir yara üzerinden düşündürüyor. Duvarların ardında kalanı, ortaya çıkarmak için kurgulanan ve bir nevi röntgencilik eylemini de içinde barındıran La Ferita bir gerçeklik tasviri olarak özetleniyor.