Search Results
"land art" için bulunan sonuçlar
- Vhils'den The End of the Industrial Era
Bina cephelerini kazıyarak yaptığı aşina olduğumuz sanatçı Alexandre Farto, ya da sokaklarda bilinen ismiyle Vhils The End of the Industrial Era adını verdiğini çalışmasını sergiledi. Yapı cephelerinde beton ve sıvayı kazıyarak yarattığı resimler ile dikkatleri üzerine çeken Vhils bir taş ustası detaycılığı ile ortaya çıkardığı eserlerini devasa gravürler olarak da tanımlayabiliriz. 2007 yılında gerçekleştirdiği Scratching The Surface projesi "çığır açıcı" olarak nitelenen sanatçı, son olarak, pandemi sürecinde gösterdikleri üstün performanslarına bir saygı gösterimi olarak São João Universitary Hospital Center'da yer alan bir duvara kazıdığı 10 maskeli sağlık çalışanının portresi ile karşımıza çıkmıştı. Yaratım sürecindeki zorlu koşulları mesajını daha sert bir şekilde iletmede bir araca dönüştermeyi başaran sanatçı The End of the Era adlı çalışmasında biraz daha ileri giderek patlayıcıları fırçası olarak kullanmış. Eserlerini sergilediği bölgelerden seçtiği insanları portrelerinde tercih eden sanatçının bu sefer tercihi ise bir dönem sanayi ve üretim merkezi olup değerini yitiren Barreiro'dan yerel bir fabrika işçisi olmuş. Vhils'in doğup büyüdüğü bölge de olan Barreiro'da terkedilmiş bir fabrika binasının duvarında yer alan çalışmada Vhils patlayıcılar ile saniyeler içinde resmettiği portreyi belirmesinin hemen ardından yine patlayıcılar kullanarak tüm yapıyla birlikte yerle bir ediyor. Kaşla göz arasında var olup, bir anda yok olan eser "bir varmış, bir yokmuş" ile başlayan masalsı bir sürece evriliyor. Balistik kameralar sayesinde saniyede 2000 karesi kayıt altına alınan süreç somut bir formada yok olan bir eser dijital formla ölümsüzleşerek tekrar hayatımızda var oluyor. Başkalaşıp başkalaşmadığını sorgulayabileceğimiz The End of the Era için "imgesel bir ihanet" tartışması zihnimizi kurcalarken "bu bir pipo değildir" diyerek René Magritte'i de anarak sizi bu güzel eser ile başbaşa bırakalım. The End of the Era'nın hem video olarak hem de yıkıntıdan elde edilen enkaz parçalarının fotograflarının, bir NFT olarak, dijital sanat müzayede platformlarından biri olan Nifty Gateway aracılığı ile yayınlanacağını da belirtelim.
- Jörg Gläscher'den C19/18
Almanya'nın Kasım 2020 ve Mart 2021 arasında yakalandığı Covid-19'un ikinci dalgasını yaşadığı yaşadığı karanlık günlerde kendini Hamburg yakınlarındaki bir ormana atan fotografçı Jörg Gläscher yaşadığı endişeyi temel alan bir çalışmaya imza attı. Dalları keserek doğaya zarar vermek yerine ormanın zeminine düşmüş çürümeye yüz tutmuş dalları toplayarak gerçekleştirdiği dalga formundaki yerleştirmelerinin her birini fotografladıktan sonra yok eden sanatçı dalları bir sonraki yerleştirmesinde tekrar kullanmış. C19/18 adını verdiği çalışmasına dalganın tanımıyla başlamış Jörg Gläscher. “Dalga, bir sistemin durumundaki periyodik bir salınım veya bir defalık bozulma değişikliğidir” cümlesinden yola çıkan sanatçı Almanya gibi her açıdan büyük ve güçlü bir devleti bile hareketsiz hale getirebilen doğanın gücünü dalga formuyla görselleştirmiş. Ormanın derinliklerinde oluşan ve gitgide büyüyerek bizleri vurmaya gelen bir gücü yansıtan çalışma korkuyla başa çıkmanın verimli halini bulmayı araştıran ve korkunun nevrotik hale gelmemesini vurgulayan The Diary Complex adındaki bir serinin parçası. fotograflar: https://glaescher.de/
- Daniel Popper'dan Thrive...
Artemis ve Apollo'nun annesi Leto'nun efsanevi hikayesine atıfla Mikonosta yarattığı heykeli Leto ve Çevre ve iklim sorunlarını bir kez daha izleyicisini içine alabilecek kemerli yapısıyla da etkileşimini arttırıyor
- Shepard Fairey’den New Orleans’a Yeni Mural: Harmonious Elements
Shepard Fairey, New Orleans’ın French Quarter bölgesinde, Mortal Machine Gallery’deki Warning Signs sergisi kapsamında Harmonious Elements adlı muralini tamamladı. New Orleans’ın müzik ve sanat mirasını onurlandıran eser, caz müzisyenleri Charlie Gabriel ve Walter Harris’i betimleyerek şehrin kültürel geçmişine vurgu yapıyor. " Mural "deki kadın figürü geleceğe umutla bakarken, lotus çiçeği dayanıklılığı ve güzelliği simgeliyor. Fairey, ayrıca sınırlı sayıda üretilen özel baskılar da hazırladı ve satışlardan elde edilen gelirin bir kısmı Yeni Yıl’daki saldırının mağdurlarına bağışlanacak. Warning Signs sergisi 2 Mart 2025’e kadar ziyaret edilebilecek. Hem kamusal sanat projesi hem de galeri sergisiyle Fairey, sokak sanatının en etkili isimlerinden biri olarak konumunu pekiştiriyor.
- Helen Bur Aberdeen sokaklarında
Bu sefer Aberdeen sokaklarına uzanıyoruz ve Nuart Festivali kapsamında bir duvar resmine imza atan Helen Bur'un çalışmasına odaklanıyoruz. Daha çok tuval üzerine yağlıboya tablolarıyla tanıdığımız Bur'un bu çalışmasının hikayesi, 2019 yılında, Alice ve Hugo adlı iki arkadaşını resmettiği bir duvar resmine kadar uzanıyor. Granite şehrinde yer alan çalışma yapının yıkılmasıyla birlikte yok olmuş ve sanatçı Nuart Festivali'n davetiyle birlikte Alice ve Hugo'yu hayatlarına yeni giren bebekleriyle birlikte tekrar resmetmiş. Bebekli bir ailenin oldukça doğal ve sıradan bir anını şehrin duvarlarına taşıyan sanatçı çalışmasını Alice, Hugo ve ailenin yeni üyesi için bir övgü olarak nitelerken çalışmanın yapıldığı günlere denk gelen ulusal emzirme haftasında anne sütünün gücüne bir gönderme de yapıyor. Hareket halindeki insanların endişeli anlarını konu aldğı çalışmalarına aşina olduğumuz Bur hislere odaklandığı işlerinde bize hep o anın sonrasını düşündürtüyor. forogtaflar: Clarke Joss
- Gulia Urbana bu sene Calabria duvarlarını renklendiriyor. Odağında ise İtalya Arnavutları var...
Claudio Morne Arnavut bir dansçıyı resmederken Sırp sanatçı Artez Arnavut bir çiçekçi kızı tuvaline taşımış Artez'in çalışması kesin bir özdeşleşme yerine sınırları silikleştirip özgürlüğümüzün değerini vurgulayan
- Joe Black / Made in China
Küçük objelerle büyük portrelere imza atan sanatçı Joe Black'in son çalışmaları arasında en etkileyicilerden biri olan Made in China 2012 ne zamandır yazmak için beklediğimiz eserlerden biriydi. Fotporaf sanatının efsanelerinden biri olarak görülen Robert Capa'nın bir fotografını tasvir eden çalışma 5500 adet plastik askerden oluşuyor. 1938 Mayıs'ında Life dergisinin kapağında yer alan ikonik fotograf Çin Japon savaşını konu alan bir haberin görseli olarak kullanılmıştı. Her biri elle boyanmış plastik oyuncaklar Çin'de üretildiği için eserin adı da Made in China konmuş. Sıradan olanı beklenmeyi ortaya çıkaracak şekilde pikselleştiren sanatçı ormana bakarken ağaçları, ağaçlara bakarken ormanı odağımızdan çıkarmayı başarıyor.
- Vhils'den Portal...
Eserlerini sokaklarda ve yapı cephelerinde görmeye alıştığımız ve devasa yüzeyleri kazıyarak ya da oyarak yaptığı işlere aşina olduğumuz Portekizli görsel sanatçı Vhils Portal adını verdiği kişisel sergisini Bologna'daki Magma Gallery işbirliğinde gerçekleştirdi. Halka açık tarihi bir mekan olan Ex Chiesa di San Mattia'da konumlanan sergi Vhils ile özdeşleşen oyma tekniği ile dönüştürülmüş ve yeni bir hayata sahip olmuş kapılardan oluşuyor. Her biri terk edilmiş, metruk binalardan toplanan kapılar izleyicisini gözlemin ötesine geçirip bir anlama sürecine davet ediyor. Eserlerinde sıklıkla yerel karakterlerin portrelerine yer veren sanatçı Portal sergisinde yer alan kapılara da Bologna sakinlerinin portrelerini oymuş. Yansıttığı çevreden beslenmeyi seven sanatçı büyük ölçüde farkedilmeyen, basit bir zorunluluk nesnesi olarak görülen veya amaçlarından sıyrıldıklarında anlamsızlaşan bölmeler olarak algılanan kapıları keşif için verimli bir zemin olarak belirlemiş. Pandemi sürecinde birbirinden uzaklaşan insanların izolasyon, korku, yalnızlık ve keskin bir şekilde kısıtlanan özgürlük duygusuyla karşı karşıya kaldıkları bir dönemde sergilenen bu anıtsal yerleştirme sahiplik ve özgürlük, geçirgenlik inzivaya çekilme ve katılım, geçirgenlik ve geçirimsizlik gibi karşıt fikirleri sorguluyor. “Portal”, kendi kapısını açmaktan mahrum kalmanın çaresizliğini yaşayan herkese saygı duruşunda bulunuyor. Tasvir edilenlerin isimlerini ve hikayelerini bilmediğimiz anonim kişiler olması da "toplumsal temsilin net bir takdiri" olarak sunuluyor. Onların biz, bizim de onlar olduğumuz anlayışını vurgulamayı amaçlayan Portal yabancılarla bir topluluk hissi yaratırken, empatiyi de yüceltiyor. Portal'ın konumlandırılması için eski bir kilisenin seçilmesi de aslında mekanın da kapılar gibi eski amacından uzaklaşmış olsa da anlamını koruyor olması. Asıl amaçlarından yoksun bırakılmış olsalar da kilise hala bir kilise, kapılar da hala birer kapı. Her ikisi de hala bir geçişi temsil ediyor, farklı ve dönüşmüş bir geçicilik türüne geçişi temsil ediyorlar. Her ikisi de hala arkasındaki bilinmeze ışınlayacak birer "portal" olarak orada duruyor.
- Bu bir halı değildir
travmalarını somutlaştırdığı çalışması Childhood Memories adlı yerleştirmesini Museum of Contemporary Art
- Ed Fairburn'den...
Tarzını topography ve pointilism kelimelerinin birleşiminden türettiği "topopointilism" kelimesiyle tanımlayan İngiliz sanatçı Ed Fairburn mürekkep, kurşun kalem ve boya gibi geleneksel malzelemeri kullanarak haritalardaki yolları, kontürler üzerinde kademeli olarak yaptığı değişiklikler ile insan formları ortaya çıkarıyor. Haritanın işlevselliği ile savaşmak yerine onu besleyerek koruduğunu söyleyen Fairburn figürünü ortaya çıkarırken senkronizasyonun ardındaki incelik derecesiyle ve tamamlanmış bir haritanın daha uzaktan bakıldığında bir portre gibi davranma biçimine odaklanıyor, detaylara girildiğinde portrenin ayrıntılarını yitirmesini ise bir paradoks olarak tanımlıyor.
- Vhils'den Jose Saramago portresi
Vhils mahlası ile sokaklardan tanıdığımız Portekizli sanatçı Alexandre Farto'nun en son pandemi sürecinde São João Universitary Hospital Center'da çalışan sağlıkçıları yüceltmek için yaptığı duvar kazılamarını konu etmiştik. İlk kez 2007'de Scratching The Surface projesi'nde sıradışı yaklaşımını ortaya koyan sanatçının son çalışması Nobel ödüllü yazar José Saramago'ya bir saygı niteliğinde. Akla ilk gelen Umut Tarlaları, Kabil ve Küçük Anılar gibi unutulmaz romanların yanında denemeler, oyunlar, öykü ve şiirler de kaleme alan yazarın portresi Portekiz'in atlantiğe bakan kayalıklarına Vhils tarafından kazındı. Vhils'den jose saramago portresi Yazarın The Stone Raft romanında taş bir filikada okyanusun gelgitleriyle kaos, değişim, kader ve varoluşsal sorgulamalar içerisindeki karakterleri gibi Saramago'nun portresi de gelgitler ile mücadele ediyor. Doğanın gücü karşısında muhtemelen belirli bir zaman sonra yok olup gidecek çalışmayı Vhils "bir sanatçının gerçek armağanı, ne kadar geçici olursa olsun, evrensel anlam taşıyan ve dolayısıyla sonsuza dek süren işler yaratmaktır. José Saramago'nun sözleri ve eseri, yazıldığı gün olduğu kadar bugün de geçerli olarak, zaman içinde yankılanıyor. Zamanımızın en parlak beyinlerinden birine bir saygı duruşu olarak bu hayattan daha büyük parçayı yaratmak benim için bir onurdu. Ne kadar büyük veya ne kadar güçlü olursa olsun, asla onun mirasının büyüklüğüne ulaşamayacak - sadece onun eseri gibi, zamanın erozyonuna karşı hayatta kalabileceğini umuyorum." sözleriyle paylaştı. Vhils'den jose saramago portresi
- Rick and Morty'nin yaratıcı ekibinden yeni animasyon: Haunted Hotel
Netflix, Rick and Morty ekibinin imzasını taşıyan yeni yetişkin animasyon dizisi Haunted Hotel ile izleyicilere
- Murat Yıldırım'dan
Dokularla olan ilişkisini Furry Artworks'ünde de bize yansıtan sanatçı bu çalışmasında ortaya koyduğu
- Bir Luc Besson filmi: June and John
Luke Stanton Eddy ve Matilda Price’ın başrollerini üstlendiği Luc Besson’un yeni filmi, 2 Mayıs’ta izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Film , sıradan ve tekdüze bir yaşam süren John’un, gizemli ve büyüleyici June ile karşılaşmasıyla değişen hayatını konu alıyor. John, alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı, sıradanlığın güvenli sınırlarında yaşayan bir adamdır. Hayatında hiçbir değişiklik yapmaya çalışmaz, aksine her şeyin olduğu gibi kalmasını ister. Ancak bir gün metroda karşılaştığı June, onun dünyasını altüst eder. John, bu karşılaşmayla birlikte hayatta ilk kez bir amaç edinir: June’u sonsuza kadar sevmek ve ne olursa olsun onun peşinden gitmek. Luc Besson’un karakter derinliği ve görsel anlatımıyla dikkat çeken bu yapımı, duygusal ve gerilim yüklü hikâyesiyle izleyicileri etkileyici bir yolculuğa davet ediyor.
- Jr'dan La Ferita
Geçtiğimiz günlerde küresel güçteki tarım firmalarının aile çiftlikleri üzerindeki adaletsiz ve denge tanımaz baskısına dikkat çektiği Homily to Country adlı eseriyle satırlarımızda yer verdiğimiz Fransız sanatçı Jr. bizi kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Floransa'da bulunan Palazzo Strozzi'nin cephesinde karşımıza çıkan sanatçının bu sefer konub başlığı pandemi sürecinde kültür ve sanatın erişilebilirliği olmuş. La Ferita (Yara) adlı çalışma Floransa'nın en ikonik ve önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapan binanın cephesinde açılmış devasa bir "yara" görüntüsüyle ulaşılamayanı, hayal de olsa ulaşılabilir kılıyor. Rönesans sarayının cephesinde yer alan anamorfoz, küresel çapta, kapanmak zorunda kalıp yara alan müze, tiyatro ve kütüphaneler gibi kültür kurumlarının yaşadığı süreci sembolik bir yara üzerinden düşündürüyor. Duvarların ardında kalanı, ortaya çıkarmak için kurgulanan ve bir nevi röntgencilik eylemini de içinde barındıran La Ferita bir gerçeklik tasviri olarak özetleniyor.
- Savaşa hayır!
Gerilla sanatın güzel örneklerinden biri de New Yorklu bir grup sanatçı ve aktivistten geldı. Guggenheim rotundasını kendilerine tuval olarak seçen sanatçıların odağında Ukrayna'daki savaş vardı. Sanatçılar müzede uçurdukları 350 adet kağıt uçak ile dikkatleri çekmeyi başardı. Sanatçılar 5 Mart'ta gerçekleştirdikleri bu eylem ile Ukrayna üzerinde NATO destekli uçuşa yasak bölge oluşturulması için destek aradılar. Her bir uçağın üzerine yazılan yazılarda ise Biden'a yönelik bir çağrı yer alırken müzede bulunan sanatseverlere de bu tepelerinde uçan bu uçakların kağıttan değil de çelikten olması halinde neler hissedebilecekleri soruldu. fotograflar: Katya Pavlevych
- Tuz...
Büyük ölçekli enstelasyonlarında malzeme olarak tuzu seçen Japon sanatçı Motoi Yamamoto'nun Labyrinth'i 4 yıl öncesinden bir çalışma. Güney Fransa'da, ortaçağdan kalma bir kalede gerçekleştirilen Univers'sel sergisinin bir parçası olarak yerleştirilen eser konsantrasyon ve disiplin gerektiren 45 saatlik bir çalışmanın sonucu ortaya çıkmış. 4 x12 metre boyutlarındaki çalışmasını "hafızamın izini sürmek" sözüyle özetleyen sanatçı yaratmış olduğu bu uçsuz bucaksız labirent içinde, akıp giden zamanla değişen ve yok olan, resim veya yazılarla elde edilemeyen donmuş anıları yakalamaya odaklanıyor. Bu eyleminin sonunda ulaşmak istediği ve aradığını da "değerli bir anıya dokunma hissi" olarak tanımlıyor. Tuzla yarattığı eserlerini oluştururken bir trans içine girdiğini belirten Yamamoto'nun eserini yaptığı esnada tekrara düşen hareketleri izleyiciyi de bir hipnoza sokarken, bütünün oluşumuna kadar geçen bu süreç metafizik bir deneyim de yaşatıyor.
- Adam Parker Smith - Crush
Alıştığımız, sıradanlaştırdığımız, bilindik formların dışına çıkarak kendini ilginin odağına oturtan çalışmalardan biri Adam Parker Smith'in Crush serisi. Los Angeles'daki Hole Galeri'de sergilenen Crush sanatçının stilistik mizah anlayışını ve klasik biçimlerin geçerliliğine yönelik sürdürdüğü araştırmanın ürünü. Crush sanatçı için malzeme ve ölçek açısından anıtsal bir ayrılığı simgeliyor. 20 Ağustos'a kadar ziyaret edilebilen sergide Smith yedi eksenli indirgeyici bir robot desteğinde çalışan usta oymacıların elinden çıkmış 5 heykel ile yer alıyor. Antik dünyaya bir saygı da barındıran çalışmada sanatçı Belvedere'li Apollo, Cupid Triumphant, Bernini'nin David'i gibi eserleri radikal bir dokunuşla yeniden şekillendiriyor. Crush klasiklere olan bakış açımızı ve onlarla kurduğumuz ilişkiyi yabancılaştırma üzerinden tekrar sorgulatıyor. Sunduğu bu patika kabul gören ya da kabullenileni 1 metreküplük bloklarda yoğunlaştırarak stoklanabilecek, sevk edilebilecek ve ölçülebilecek türden formlara indirgiyor.
- David Gilmour'dan albüm öncüsü Dark and Velvet Nights
Pink Floyd gitaristi David Gilmour'un solo albümü Luck and Strange pek yakında çıkıyor. Dark and Velvet Nights teklisi de albüm tadımlığı olarak yayımlandı. David bestesinin sözlerle nasıl çınlayacağını görmek için şiiri müziğin üzerine okuyor ve ortaya Dark and David Gilmour'dan Dark and Velvet Nights
- Christo ve Jeanne-Claude'un 60 yıllık hayali...
The London Mastaba, The Floating Piers, Surrounded Islands gibi devasa yerleştirmeleri ile tanınan ve dünyanın dört bir yanında Pont-Neuf ve Reichstag gibi önemli yapıları kumaşlarla kaplayan Christo ve Jeanne-Claude çiftinin uzun dönem hayallerinden biri olan Arc de Triomphe de l'Étoile'i sarmalama fikri gerçek oldu. Çiftin 2017 yılında çalışmalarına başladığı hem pandemi hem de Christo'nun 2020'de vefatının ardından bir süre duraklayan proje ikilinin daha ulaşılabilir sanat fikrini vurgulamak adına herhangi bir bariyer olmaksızın sergilenecek. Charles de Gaulle meydanı 16 gün boyunca trafiğe kapalı kalacağı tutulacak ve halk Fransa sanatının ikonlarından biri olan Christo'nun anısını yaşatırken sanatına da dokunabilecekler. 7 km kırmızı iple sarılmış, geri dönüştürülmüş malzemeden üretilmiş 25.000 m2 gümüş rengi kumaşın kullanıldığı yerleştirmenin sergilendiği süre boyunca sanatseverler zafer takının iç mekanlarını ve terasını da çalışmayı deneyimleyebilecekler. fotograf: Lubri fotograf: Benjamin Loyseau

























