top of page

Search Results

"street art" için bulunan sonuçlar

  • Keita Morimoto'nun fırçasından gece vakti

    Japon sanatçı Keita Morimoto, şehirlerin gece karanlığındaki büyüleyici anlarını tablolarında hayata geçiriyor. Toronto ve Tokyo arasında mekik dokuyan Morimoto, sokak lambaları, neon tabelalar ve otomatların ışığında parlayan gizli köşeleri resmediyor. İnsan figürleriyle gizemli bir atmosfer yaratan sanatçı, akrilik ve yağlı boya kullanarak her tablosunda dramatik bir ışık oyununu yakalıyor. Sanatçının eserleri "Illuminated Solitude" adlı kitabında bir araya geldi.

  • Ai Wei Wei /Arch

    2017 yılında New York'da sergilenen Ai Wei Wei yerleştirmesi Arch'ı Stockholm'de yer alan National Museum'un önünde sergilenmeye başladı. İlk olarak Good Fences Make Good Neighbours adlı bir Kickstarter projesi ile fonlanan yerleştirmede aktivist sanatçının bu sefer ki destekçisi ise Spotify'ın kurucusu Daniel Ek'in, dünyayı değiştiren fikirler için bir buluşma noktası olması içim kurduğu, vakfı Brilliant Minds olmuş. Dünyanın farklı bölgelerindeki sınırlarda sıkışıp kalmış tartışmaları ateşlemeyi ve yaşanan sorunları bir kez daha düşündürmeyi amaçlayan çalışmada Ai Wei Wei sınırları olmayan bir dünya hayalini 12 metre yüksekliğinde ve birbiri içine girmiş iki karakter tarafından yarılmış paslanmaz çelik heykeli ile bir kez daha ortaya koyuyor.

  • Gelir mi dersiniz? Freddy Krueger temalı Nike Air Max 95

    Cadılar Bayramı'na kısa bir süre kala Nike'tan Freddy Krueger göndermeli Air Max 95 yorumu geliyor olabilir. Kesin konuşamıyoruz çünkü henüz Nike tarafından paylaşılmış resmi bir bilgi yok. Sızıntı diyebileceğimiz bilgi ve fotograflar üzerinden yapılan yorumlara göre bu model Nike'ın Cadılar Bayramı koleksiyonunda yer alacak. Bu koleksiyonda, yine söylentilere göre, Drakula temalı bir de Air Trainer 3 yorumu olacak. 80'li yılların en korkutucu karakterlerinden biri olan ve efsanevi Elm Sokağı serisinin kötüsü Freddy Krueger'ın ünlü kazağından esinlenilen model itiraf edelim ki "ayakkabı cerrahı" olarak tanınan Dominic Ciambrone'un kurucusu olduğu Surgeon Studios tarafından tasarlanmış Air Jordan 1 Freddy kadar etkileyici ve korkutucu değil. Ancak çıkacak olursa bir çok sinema ve "sneaker" severi de kendine çekecek güzellikte olduğunu da söylemeden geçemeyiz.

  • Saype Nairobi'de

    Kampüsü ve Haliç'te Beyond Walls projesinin İstanbul ayağında eserlerini görme fırsatı bulduğumuz "land art

  • Ed Fairburn'den Yoko Ono ve John Lennon

    İngiliz sanatçı Ed Fairburn , tarzını "topopointilism" olarak tanımlayarak haritalar üzerinde insan figürleri oluşturuyor. Mürekkep, kurşun kalem ve boya gibi geleneksel malzemelerle çalışan Fairburn, haritalardaki yollar ve konturlar üzerinde kademeli değişiklikler yaparak figürlerini ortaya çıkarıyor. Sanatçı, haritanın işlevselliğine karşı gelmek yerine onu beslediğini ve koruduğunu belirtiyor. Uzaktan bakıldığında bir portre gibi görünen eserleri, yakından incelendiğinde detaylarını yitirerek bir paradoks yaratıyor. Fairburn'un son işi ise Mind Games için John Lennon ve Yoko Ono Portresi oldu. Ed Fairburn, John Lennon’ın portresini müzik ikonunun doğduğu şehir olan Liverpool’un 46 inçlik haritası üzerine işledi. Sanatçının ustaca dokunuşlarıyla, kentin dolambaçlı sokakları Lennon’ın yüz hatlarına dönüşüyor. Işık ve gölge oyunlarıyla derinlik kazanan eserde, ultraviyole mürekkeple vurgulanan 550 numaralandırılmış yer bulunuyor ve bu noktaların tarihi hikayeleri özel bir kitapçıkta anlatılıyor. Fairburn, Yoko Ono’nun portresini ise Tokyo haritası üzerine uyguladı. Şehrin karmaşık sokakları ve su yolları Ono’nun yüzünü şekillendirirken, 167 farklı lokasyona ait hikayeler yine özel bir kitapçıkta bir araya getirildi. Böylece sanatçı, Ono’yu doğduğu şehirle sanatsal bir bağ içinde sunuyor. Ed Fairburn'den Yoko Ono ve John Lennon...

  • Spike Jonze'un gözünden The Day I Met Björk

    Oyuncu, yapımcı ve fotoğrafçı Spike Jonze'un arşivinden çıkan Björk karelerinden oluşan sergisi, Los Angeles'taki Arroz § Fun sanat galerisinde açıldı. 90'larda Chateau Monmant'ta çekilen ve Jonze'un yönetmenliğini üstlendiği "It's Oh So Quiet" klibinin öncesindeki fotoğrafları içeren sergi, Humberto Leon küratörlüğünde izleyicilerle buluşuyor. Spike Jonze The Day ı Met Björk karşısınızda!

  • Vincent Leroy / Lenscape

    Algımıza seslendiği çalışmalarıyla satırlarımızda sıklıkla yer verdiğimiz Vincent Leroy'un son durağı İzlanda'daki Fjallsálón oldu. Eşsiz doğasıyla bir çok gezginin rotasında yer alan buzdağı lagünlerinden birine de ev sahipliği yapan Fjallsálón'u tercih eden Leroy izleyicisini çokluluk üzerinden sonsuzluğa sürüklediği bu yeni çalışmasında da artık kendisiyle özdeşleştirdiğimiz merceklerine yer vermiş. Her biri farklı kesimlere sahip mercekler ile yanılsamalar üzerinden algımıza uzanan sanatçı doğayla olan ilişkimize yeni, sıradışı bir bakış açısı kazandırırken zihnimizin çevremizle olan bağını da sorgulatıyor. Vincent Leroy Lenscape adlı bu yerleştirmesinde sürüklenen buzul parçalarını, bulutları ve güneşi izleyiciye yakınlaştırarak bir gerçek dışılık yaratıyor. Sanatçı lensleri ile görüneni çoğaltırken, bilineni bozuyor ve inanılanı sorgulatıyor.

  • Jordan Griska / Wreck

    Brooklyn merkezli heykeltraş Jordan Griska'dan sıradışı bir eser Wreck/Enkaz... 2. Dünya Savaşı'ndan kalma bir B-52 bombardıman uçağıyla hazırladığı Grumman Greenhouse anıtsal heykeli, 2009 tarihli Icarus'u ve 2014'te akrilik malzemeden tasarladığı Dolos adlı çalışmalara imza atan Griska "güzellik, teknoloji ve mühendisliğin ölüm ve gerçeklikle çarpıştığı" bir işe imza atmış. Bir kazaya karışmış şekilde manipüle edilmiş bie video oyununda oluşturulan lüks bir araba modeline dayanan Wreck iki yıllık bir sürecin eseri. Griska 12.000 ayna görünümlü çelik parçadan oluşan eserin "kusursuz materyalleri ve mükemmel geometrisi temsil ettiği gerçeğin acımasızlığı ile taban tabana zıtlık içerdiğini" belirtiyor.

  • Janet Echelman / Earthtime 1.26 Munich

    ihtiyacı hissediyorum” diyen Echelman çevremizde meydana gelen ince değişimlere dair farkındalığımızı artıran

  • Saype / Moonwatch

    Biyobozunur boyaları ile yeryüzünü renklendiren sanatçı Saype Swatch işbirliğinde gerçekleştirdiği Moonwatch serisi için Kenya çöllerindeydi. "Onun Cesur Rüyası" ve "Onun Parlak Rüyası" adındaki iki devasa fresk Moonwatch evrenini yeniden yorumluyor. Swatch'un sitesinde "bize büyük hayaller kurmamız, bilinmeyeni keşfetmeye devam etmemiz ve bir şeyler yapmanın yeni ve alışılmadık yollarını denemeye cesaret etmemiz için ilham veriyor." sözleriyle tanımlanan eserler toplamda 13 dönümlük bir araziyi kaplıyor. "Onun Cesur Rüyası"nda çölün kurak yüzeyini kendine tuval olarak seçen küçük kız tebeşiriyle, odaklanmış bir şekilde, bir dünya resmederken dünya ve ötesine dair düşüncelere dalmış gibi görünüyor. "Onun Parlak Rüyası"nda ise elindeki fenerle gökyüzünü aydınlatmaya çalışan çocuk evrenin sınırlarını keşfetmeye çalışıyor. Saype bu iki eseri kurgulayıp ortaya çıkarırken sırtını dayadığı motivasyonu ise; “İnsanoğlu, dünyanın dört bir yanında çok eski zamanlardan beri yıldızları dikkatle izliyor. Akşamları gözlerimizi gökyüzüne kaldırdığımızda, hepimiz merak içinde birer çocuk oluyoruz. Kısa ömürlü iki freskim de bize bunu anlatıyor; zamanla olan ilişkimizi ve geride bıraktığımız izleri sorguluyor. Kendimi ifade etmek için Kenya'nın ay manzaralarının ortasında, insan olarak yön duygumuzu kaybetmemize neden olacak kadar gerçeküstü bir yeri seçtim. Swatch ve Omega arasındaki işbirliğinde olduğu gibi, bu evrensel bir rüyanın hikayesi; gece karanlığında bize çok yakın görünen bu evreni gezmek, yıldızlara uçmak, bir çocukmuş gibi oynamak.” sözleriyle özetliyor.

  • Antonio Santín / Puente de Plata

    Madrid merkezli sanatçı Antonio Santín, halıların büyüleyici detaylarını ve dokularını tuvale taşıyarak gerçekçiliğin sınırlarını zorluyor. Santín, hayal gücünden ilham alarak tasarladığı desenleri katman katman işleyerek, yoğun detaylar ve canlı renklerle dolu eserler ortaya çıkarıyor. Santín’in bu etkileyici tekniği, New York’taki Marc Straus Galerisi’nde düzenlenen yedinci kişisel sergisi Puente de Plata (Gümüş Köprü) ile sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Sergi, Santín’in minyatür noktalar, kıvrımlar ve şekillerle oluşturduğu muhteşem halı tablolarını gözler önüne seriyor. Antonio Santín Puente de Plata sergisi 1 Mart 2025’e kadar ziyaret edilebilir.

  • Jr.'dan Jeanne-Claude ve Christo'ya bir saygı duruşu: Projet Pont Neuf

    1985 yılında Christo ve Jeanne-Claude, Paris’in en eski köprüsü olan Pont Neuf ’ü 41.800 metrekare altın kumaşla kaplayarak unutulmaz bir enstalasyona imza attı. 13 kilometre halat ve 12 ton çelik kablo kullanılan bu proje, 300 uzmanın 10 yıllık çalışmasının sonucu olarak hayata geçti ve sadece iki hafta içinde üç milyon ziyaretçiyi ağırladı. Tam 40 yıl sonra, Fransız sanatçı JR . , ikilinin mirasını onurlandırmak için Projet Pont Neuf ile benzer bir girişime hazırlanıyor. Eylül 2025’te sergilenecek olan projede, köprü devasa kaya oluşumlarıyla yeniden şekillendirilecek. Bu tasarım, Paris’in ünlü taş yapılarının kaynağı olan taş ocaklarına atıfta bulunuyor. Proje, Christo ve Jeanne-Claude’un sanatın kamusal diyaloğu tetikleme gücüne olan inancını taşırken, JR, bu eserin hem bir saygı duruşu hem de bir meydan okuma olduğunu belirtiyor: “Sanat, çevremizi görme biçimimizi dönüştürür ve yeniler.” fotograf: Atelier Jr. © 2024 Jr.

  • Jr. Roma'da

    10 gündür herhangi bir paylaşımda bulunmadık, bulunamadık. Hala yapacak çok işimiz, saracak çok yaramız olsa da akıl sağlığımızı yitirmeden, yaşadığımız cehennem sürecinden sonra ufak ufak hayata dönmeye çalışmak için oturduk bugün bilgisayarımızın başına. Yazacak çok konu birikti bu süreçte. İlk paylaşımımızda satırlarımızda sıklıkla yer verdiğimiz Jr.'dan. Floransa'da bulunan Palazzo Strozzi'de sergilediği La Ferita'nın dahil olduğu "trompe l'oeil" enstalasyon serisinin devamı olan bu yeni eser Roma'da bulunan Fransız Büyükelçilik binası Palazo Farnese'nin cephesini süslüyor. Fasadın ötesini açılmış sanal bir yaradan bizlere sunan sanatçı 600 metrekarelik bu çalışmasında şu günlerde tadilatta olan Palazzo Farnese'yi bir hayal üzerinden ulaşılabilir kılıyor. Duvarların ardında kalanı, ortaya çıkarmak için kurgulanan ve bir nevi röntgencilik eylemini de içinde n bu serinin en yeni eseri iskele üzerine sahiplenmiş alüminyum üzerine basılmış görsellerden oluşuyor. İnşaat alanının güvenliğini sağlayan çitler üzerine sabitlenmiş vinil brandalarla tamamlanan çalışma bir gerçeklik tasviri olarak özetleniyor.

  • Jörg Gläscher'den C19/18

    Almanya'nın Kasım 2020 ve Mart 2021 arasında yakalandığı Covid-19'un ikinci dalgasını yaşadığı yaşadığı karanlık günlerde kendini Hamburg yakınlarındaki bir ormana atan fotografçı Jörg Gläscher yaşadığı endişeyi temel alan bir çalışmaya imza attı. Dalları keserek doğaya zarar vermek yerine ormanın zeminine düşmüş çürümeye yüz tutmuş dalları toplayarak gerçekleştirdiği dalga formundaki yerleştirmelerinin her birini fotografladıktan sonra yok eden sanatçı dalları bir sonraki yerleştirmesinde tekrar kullanmış. C19/18 adını verdiği çalışmasına dalganın tanımıyla başlamış Jörg Gläscher. “Dalga, bir sistemin durumundaki periyodik bir salınım veya bir defalık bozulma değişikliğidir” cümlesinden yola çıkan sanatçı Almanya gibi her açıdan büyük ve güçlü bir devleti bile hareketsiz hale getirebilen doğanın gücünü dalga formuyla görselleştirmiş. Ormanın derinliklerinde oluşan ve gitgide büyüyerek bizleri vurmaya gelen bir gücü yansıtan çalışma korkuyla başa çıkmanın verimli halini bulmayı araştıran ve korkunun nevrotik hale gelmemesini vurgulayan The Diary Complex adındaki bir serinin parçası. fotograflar: https://glaescher.de/

  • Saype Beyond Walls ile Benin'de

    Fransız sanatçı Saype sekizinci ayağını geçtiğimiz aylarda İstanbul'da gerçekleştirdiği Beyond Walls projesinin onuncusunu Benin'in Ouidah ve Ganvie şehirlerinde gerçekleştirdi. Birbirini sıkıca kavramış iki kol ile dünyanın faarklı köşelerinde en büyük insan zincirini sembolize eden Saype birlik olmak, yardımlaşma, nezaket gibi kavramları sorguluyor. Tarihte yaşadığı onca acıya rağmen, ders almayıp arasına duvarlar ören insanoğluna birlikte yaşam çağrısında bulunan sanatçının son adresi Ouidah kumsalı ve Ganvie'nin kıyısında bulunduğu Nokoué gölü oldu. Ouidah'ı köle ticaretinde ana merkezlerden biri olmasından dolayı tercih eden sanatçı Ganvie'yi ise bu ticaretten kaçanların sığınma noktası olmasından dolayı seçmiş. Tamamen biyolojik, doğal pigmentlerden yapılan doğaya zarar vermeyen biyobozunur boyalar kullanan Saype iki yıllık süreçte üç kıtada, 37 çift eli 77.000 metrekareden fazla ayanı boyayarak mesajını veren Saype 700 litre boya kullanarak toplamda 1000 metrekareyi kaplayan 5 fresk oluşturmuş. fotograflar: Saype adına Valentin Flauraud

  • Daniel Popper'dan Thrive...

    Artemis ve Apollo'nun annesi Leto'nun efsanevi hikayesine atıfla Mikonosta yarattığı heykeli Leto ve Çevre ve iklim sorunlarını bir kez daha izleyicisini içine alabilecek kemerli yapısıyla da etkileşimini arttırıyor

  • Joe Black / Made in China

    Küçük objelerle büyük portrelere imza atan sanatçı Joe Black'in son çalışmaları arasında en etkileyicilerden biri olan Made in China 2012 ne zamandır yazmak için beklediğimiz eserlerden biriydi. Fotporaf sanatının efsanelerinden biri olarak görülen Robert Capa'nın bir fotografını tasvir eden çalışma 5500 adet plastik askerden oluşuyor. 1938 Mayıs'ında Life dergisinin kapağında yer alan ikonik fotograf Çin Japon savaşını konu alan bir haberin görseli olarak kullanılmıştı. Her biri elle boyanmış plastik oyuncaklar Çin'de üretildiği için eserin adı da Made in China konmuş. Sıradan olanı beklenmeyi ortaya çıkaracak şekilde pikselleştiren sanatçı ormana bakarken ağaçları, ağaçlara bakarken ormanı odağımızdan çıkarmayı başarıyor.

  • Vhils'den Portal...

    Eserlerini sokaklarda ve yapı cephelerinde görmeye alıştığımız ve devasa yüzeyleri kazıyarak ya da oyarak yaptığı işlere aşina olduğumuz Portekizli görsel sanatçı Vhils Portal adını verdiği kişisel sergisini Bologna'daki Magma Gallery işbirliğinde gerçekleştirdi. Halka açık tarihi bir mekan olan Ex Chiesa di San Mattia'da konumlanan sergi Vhils ile özdeşleşen oyma tekniği ile dönüştürülmüş ve yeni bir hayata sahip olmuş kapılardan oluşuyor. Her biri terk edilmiş, metruk binalardan toplanan kapılar izleyicisini gözlemin ötesine geçirip bir anlama sürecine davet ediyor. Eserlerinde sıklıkla yerel karakterlerin portrelerine yer veren sanatçı Portal sergisinde yer alan kapılara da Bologna sakinlerinin portrelerini oymuş. Yansıttığı çevreden beslenmeyi seven sanatçı büyük ölçüde farkedilmeyen, basit bir zorunluluk nesnesi olarak görülen veya amaçlarından sıyrıldıklarında anlamsızlaşan bölmeler olarak algılanan kapıları keşif için verimli bir zemin olarak belirlemiş. Pandemi sürecinde birbirinden uzaklaşan insanların izolasyon, korku, yalnızlık ve keskin bir şekilde kısıtlanan özgürlük duygusuyla karşı karşıya kaldıkları bir dönemde sergilenen bu anıtsal yerleştirme sahiplik ve özgürlük, geçirgenlik inzivaya çekilme ve katılım, geçirgenlik ve geçirimsizlik gibi karşıt fikirleri sorguluyor. “Portal”, kendi kapısını açmaktan mahrum kalmanın çaresizliğini yaşayan herkese saygı duruşunda bulunuyor. Tasvir edilenlerin isimlerini ve hikayelerini bilmediğimiz anonim kişiler olması da "toplumsal temsilin net bir takdiri" olarak sunuluyor. Onların biz, bizim de onlar olduğumuz anlayışını vurgulamayı amaçlayan Portal yabancılarla bir topluluk hissi yaratırken, empatiyi de yüceltiyor. Portal'ın konumlandırılması için eski bir kilisenin seçilmesi de aslında mekanın da kapılar gibi eski amacından uzaklaşmış olsa da anlamını koruyor olması. Asıl amaçlarından yoksun bırakılmış olsalar da kilise hala bir kilise, kapılar da hala birer kapı. Her ikisi de hala bir geçişi temsil ediyor, farklı ve dönüşmüş bir geçicilik türüne geçişi temsil ediyorlar. Her ikisi de hala arkasındaki bilinmeze ışınlayacak birer "portal" olarak orada duruyor.

  • Bu bir halı değildir

    travmalarını somutlaştırdığı çalışması Childhood Memories adlı yerleştirmesini Museum of Contemporary Art

  • Ed Fairburn'den...

    Tarzını topography ve pointilism kelimelerinin birleşiminden türettiği "topopointilism" kelimesiyle tanımlayan İngiliz sanatçı Ed Fairburn mürekkep, kurşun kalem ve boya gibi geleneksel malzelemeri kullanarak haritalardaki yolları, kontürler üzerinde kademeli olarak yaptığı değişiklikler ile insan formları ortaya çıkarıyor. Haritanın işlevselliği ile savaşmak yerine onu besleyerek koruduğunu söyleyen Fairburn figürünü ortaya çıkarırken senkronizasyonun ardındaki incelik derecesiyle ve tamamlanmış bir haritanın daha uzaktan bakıldığında bir portre gibi davranma biçimine odaklanıyor, detaylara girildiğinde portrenin ayrıntılarını yitirmesini ise bir paradoks olarak tanımlıyor.

Video

Pharrell Williams x

Human Made x Adidas

pharrell williams, adidas and human made collabration for an adidas sneaker

Peaky Blinders’in emriyle, bu

Snoop Shelby’in Red Right

Hand’i

snoop dog

Michael Stipe'dan ilk solo tekli

michael stipe, moby

Geçmişten

Merhaba Dünya! Bombastikdergi popüler kültür hakkında bir şeyler yazıp çizmek için kuruldu. Konuştuklarınız, konuşacaklarınız ya da gördükleriniz ve göreceklerinizden oluşan "şeyler" hakkında bir "şeyler" bulacaksınız bu dergide. Sinemadan müziğe, "sneaker"lardan sanata kadar bir çok konuda yazıp çiçeceğiz. Keyfinize keyif katabilirse ne ala. 

Bombastikdergi © 2019. Tüm hakları saklıdır.

İletişim

bottom of page