Search Results

Son albümü Ruhum Bela'yı geçtiğimiz yıl dinleyiciyle buluşturan Can Bonomo yeni bir tekli çıkardı. Düzenlemeleri Can Bonomo şarkılarında görmeye alıştığımız Can Saban tarafından yapılan Güneş adlı parça Avrupa Müzik etiketiyle yayınlandı. Bonomo'nun Sen Bunları Duyma parçasında da beraber çalıştığı Ali Rıza Şahenk'in miks ve masteringlerini üstlendiği Güneş'in söz ve müziği ise Bonomo'ya ait. Parçanın kapak görselinde ise Joel Özkesen imzasını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta dijital ortamlarda yerini alan Güneş'in kayıtları The Fatlab stüdyolarında yapılmış.

Federer geçtiğimiz yıl ayakkabı üreticisi On'a yatırımcı olacağını açıklamıştı. Arkadaşlarında görüp beğenen ve kullandıkça da On için fikirlerini paylaşmaya başlayan Federer zaman içinde bu tutkunun ortaklığa dönüştüğünü açıklamıştı. Ortaklığın ilk meyvesi de The Roger Centre Court 0-Series adlı model oldu. Klasik tenis "sneaker"larından ilhamla tasarlanan The Roger vegan deri üst kısmını hafifliğe odaklanan CloudTec yastıklamasıyla tamamlıyor. On'un tescilli teknolojisi olan ve adımlar arasında kaybedilen kinetik enerjiyi azaltan Speedboard'la konforun yanı sıra fonksiyonelliği de gözardı etmeyen model bilek kısmındaki çorap yapısıyla da ayağı daha iyi sararak burkulmaların önüne geçmeyi hedefliyor. Klasik tenis ayakkabılarını güncel bir yorum katarak kullanıcıyla buluşturan The Roger sadece kortlar için değil günlük kullanıma da uygun olacak şekilde üretilmiş. 1000 adetle sınırlı sayıda üretilecek olan ve her çiftinde üretim numarası dil etiketine işlenecek The Roger Centre Court 0-Series 7 Temmuz'da Dover Street Market ve On sitesinden çekiliş yoluyla satışa çıkacak.

Yarım saatlik bölümleriyle "tadında" dizilerimizden biri olmaya hazırlanan Little Voice 10 Temmuz'da Apple Tv+ içeriğine dahil oluyor. Netflix'in Damien Chazelle imzalı ve New York'daki bir caz kulübünde yaşananlara odaklanan dizisi The Eddy'e rakip olacak gibi duran Little Voice karmaşık aile sorunları, aşk acısı, reddedilme korkusu içerisindeki Bess King'in hikayesini anlatıyor. Hayat mücadelesi arasında müzikteki yeteneğini değerlendirmek ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen Bess'in yaşadıklarına odaklanan dizi "New York'un farklı müzikalitesine bir aşk mektubu" olarak tanımlanıyor. Lost, Westworld, Star Wars: The Force Awakens, Star Trek gibi birbirinden değerli yapımlara imza atmış J.J. Abrams ile birlikte Jessie Nelson'ın yapımcı koltuğunda oturduğu dizinin müziklerini ise Grammy sahibi, Love Song şarkısı ile Bilboard listelerinde 4.'lüğe kadar yükselmiş olan Sara Bareilles üstleniyor. Dizi müziklerinden bazılarının sözlerini de yazan Bareilles yaptığı açıklamada şarkılardan birini 20'li yaşlarında yazdığını ve daha önce yayınlamadığı şarkının zamanının geldiğini de film tanıtımlarına ekliyor. 9 bölümden oluşan dizinin başrolünde yer alan Brittany O'Grady'e eşlik eden isimler arasında Colton Ryan, Shalini Bathina,Chuck Cooper, Kevin Valdez ve Philip Johnson Richardson bulunuyor.

MTV gençliğinin vazgeçilmezlerinden Beavis and Butt-Head tekrar ekranlara gelmeye hazırlanıyor. Evlerinde bir televizyon ve ikili bir koltuk olan, sosyal ilişkileri zayıf, genelde çevreye karşı tepkili hard rock ve metal müzik hayranı iki ergenin hikayesini anlatan Beavis and Butt-Head serisi 23 yıllık bir aradan sonra güncellenmiş bir senaryoyla tekrar yayınlanacak. Hayattaki her şeyi, iki uç noktada "havalı" ya da "berbat" olarak gören ikili internetsiz yılların önemli ikonları arasında yerlerini almıştı. Günümüz tabirlerinden "ergen" hikayesi olan animasyon serisi iki sezonun onayını cebe koymuş şekilde tekrar ekrana gelmeye hazırlanıyor. Zaman zaman tepkileri sert bulunan ve kötü örnek olmakla suçlanan seri Comedy Central tarafından güncellenecek. Yeni serinin yaratıcı ismi ise orijinal yapımın da arkasındaki isim olan Mike Judge olacak. Office Space ve King of the Hill gibi yapımların da senaryosunu yazan Judge aynı zamanda Beavis ve Butt-Head karakterlerini de seslendiren isim olacak. Zamanlarının büyük kısmını izledikleri müzik videolarını acımasızca eleştirilen karakterlerimiz bu yeni süreçte hem büyümüş eski hayranlarına hem de yeni nesile seslenecek. Comedy Central ve Mike Judge arasında imzalanan anlaşmaya göre önümüzdeki günlerde serinin yan hikayeleri de görmemiz olasılıklar arasında. Yan hikayelerin yanı sıra Comedy Central lisans haklarına sahip olacak ve yeni ürünler üretebilecek.

Güney Afrikalı ressam Philip Barlow'un dünyanın farklı köşelerinden, sokak görüntülerini resmettiği son serisi Montréal'deki Galerie LeRoyer'de bu yaz boyunca sergilenecek. Özellikle New York sokaklarının ön planda yer alacağı sergideki eserler sanatçının şekil, biçim ve renkler ile dansı olarak tanımlanıyor. Philip Barlow çalışmasının çıkış noktasına fotografta bokeh olarak adlandırılan odak dışı kalan arka plandaki bulanıklığın estetik etkisini koyuyor. Çalışmalarını "soyutlamaya doğru bir adım" olarak tanımlayan Barlow tablolarında ışık, biçim ve rengin, karmaşık yapılarına rağmen, bir araya geldikleri anı yakalamaya çalışıyor. Merceklerin oluşturduğu bulanık görüntüyü tuvaline yansıtan sanatçının tablolarına bakarken bir an durum görüntünün düzeleceğini umuyorsunuz. Dijital araçlarda anlık oluşan ve otomatik olarak düzelen görüntülerin algımıza yazılan kodları yüzünden ya da gözümüzün yapısından kaynaklanan kabullenmelerimizden olsa gerek böyle bir beklenti içine giriyoruz. Bu beklenti ya da deneyim her ne kadar bizi şartlandırsa da sanatçının oluşturduğu bulanıklıktaki gerçeklik ise hiper realist resme göz kırpar nitelikte olduğunu da teslim etmek gerekir. foto: https://www.philipbarlow.com/

Dünyanın farklı köşelerinde, beklenmedik anlarda, çoğu zaman şehrin köşelerine iliştirilmiş mozaik çalışmalarıyla tanınan sokak sanatçısı Invader Hong Kong'daki ilk kişisel sergisini 10 Temmuz-8Ağustos arasında açıyor. Sergide, en son yaptığı işlerden biri olan Los Angeles'daki "The Dude" mozaiği ile bizleri etkilemeyi bir kez daha başaran sanatçının bugüne kadar sokaklarda yaptığı eserlerinden bir kısmının rekreasyonları yer alacak. Sergi sanatçının bugüne kadar imzasız olan eserlerini de imza altına almış olacak. Hanging / Hong Kong / 2020 adlı sergide sanatçının ikonikleşmiş bir çok sokak çalışmasının yanı sıra aralarında Van Gogh, Gaugin ve Manét gibi ressamların tablolarından esinlenerek yaptığı Rubik Masterpieces serisi de yer alacak. Invader'ın çalışmalarını canlı canlı görmek isterseniz çok uzağa gitmenize gerek olmadığını da ekleyelim. Sanatçının işlerine İstanbul sokaklarında da rastlayabilirsiniz. "Nereden denk geleceğiz?" diye soranlarınız olursa bu bağlantıdan fotograflarını ve yerlerini görebilirsiniz. foto: https://www.space-invaders.com/

Kamufle geçtiğimiz aylarda Basemode etikteyle yayınladığı 19T albümünü bir kliple daha taçlandırdı. Kamufle 3'er şarkılık 4 bölüm halinde yayınlanan albümden en son Gecenin Körü adlı parçasına Can Özen imzalı bir klip çekmişti. Kamufle yeni tercihini ise albümün ilk üçlemesinde yer alan Sıkıcı ve Monoton adlı parçadan yana kullanmış. Aslında, Kamufle'nin pandemiden dolayı klip düşüncelerini rafa kaldırdığı bir süreçte, Kıvanç Dönmezin Sıkıcı ve Monoton için bir şeyler yapmak istemesi üzerine başlayan beyin fırtınasının ürünü olmuş bu yeni video. Klip hayranlar ve arkadaşlardan toplanan "hikaye" videoların bir harmanı olmuş. Altyapı düzenlemerinin Da Poet tarafından üstlenildiği Sıkıcı ve Monoton klibi hemen aşağıda... Parçada en son Da Poet ile birlikte DPBD albümünü çıkaran, Barış Demirel'in trompetiyle, Yüzyüzeyken Konuşuruz'dan Can Tunaboylu'nun da bas gitarıyla Kamufle'ye eşlik ettiğini de eklemden geçmeyelim.

Geçtiğimiz aylarda New York, Londra, Rio de Janeiro ve Amsterdam konserlerinde kaydedilen ve bugüne kadar dijital ortamlarda yer almayan LiveandWell.com albümü platformlara yüklenen David Bowie'nin bir konseri daha albüm haline geldi. Bowie'nin 1995 Kasım'ında çıktığı Outside turnesinin Dallas konserindeki kayıtlardan oluşan Ouvrez Le Chien albümü bu hafta dijital platformlarda yerini alacak. Dallas’ Starplex Amphitheater'da sahneye çıkan Bowie'nin seslendirdiği The Man Who Sold The World, Teenage Wildlife ve Andy Warhol gibi şarkıların yer alacağı albümde, ek olarak, Birmingham konserinden Moonage Daydream, Under Pressure'ın da canlı kayıtlarını dinleme fırsatımız olacak. Aranızda "albüme çok az kalmış olmasına rağmen beklemek de zorluk çekiyoruz" diyenler var ise Teenage Wildlife kaydı sizi bir süre idare edecektir.

Hong Kong merkezli saat markası Anicorn ve Nasa işbirliğinin ürünü NASA × Anicorn Automatic bizi bizden alan tasarımlardan biri oldu. Anicorn geçtiğimiz yıllarda Lunar Sample Retur koleksiyonu için yine Nasa'nın kapısını çalmış ve serinin amiral gemisi olan 50th Anniversary of Moon Landing modelini çıkarmıştı. Nasa Uzay Araştırmaları Programı'nın 60. yılı anısına tasarlanan ve Lunar Sample Return adlı koleksiyonunun bir parçası olan NASA × Anicorn Automatic modeli 60 adetle sınırlı sayıda üretilmiş. Her bir saatin üretim numarası saatin içinde yer alan metal bir plakaya işlenmiş. Cerakote seramik kaplamaya sahip mekanik saat beyaz tekstil kayışın üzerine nakşedilmiş Nasa logosuyla da dikkatleri üzerine çekecek şekilde tasarlanmış. Metal bir garanti plakasıyla birlikte satışa çıkan pakete bir de Nasa yaması eklenmiş.

Hayatımıza 2000 yılında Hybrid Theory albümü ile giren ve metal müzikle hiphopu füzyon haline getirip bizleri bolca zıplatan Linkin Park'ın öncü isimlerinden Mike Shinoda'dan bir solo albüm haberi geldi. Geçtiğimiz yıllarda Linkin Park'a paralel bir oluşum diyebileceğimiz Fort Minor ile de gruptan ayrı maceralara yelken açan söz yazarı, vokalist, yapımcı Shinoda 2018'de de ilk solo albümü Post Traumatic'i çıkarmıştı. Son olarak Shinoda yükselişte olan sosyal medya platformu Twitch üzerinden hayranlarıyla işbirliği yaparak ortaya çıkardığı Dropped Frames Vol. 1 adlı albümünü duyurdu. Sanatçı hızını alamayıp albümde yer alacak Osiris, Open Door ve Super Galaxtica teklilerini de üçlü bir paket halinde paylaştı. Kendi yaptığı kayıtları Twitch üzerinden paylaşan Shinoda hayranlardan gelen geri dönüşler ve anlık önerilerle şekillenen kayıtlardan oluşturmuş Dropped Frames Vol.1'ı. Kenji Kobayashi etiketiyle 10 Temmuz'da çıkacağı açıklanan albümün nasıl bir tadı olacak derseniz aşağıdaki üç parça size bir fikir verecektir.

Elif Çağlar, Volkan Öktem, Çağrı Sertel ve Alp Ersönmez'den Sonic Boom'dan ilk parçamız geldi. Elif Çağlar tarafından "dansa davet" mesajıyla paylaşılan Please bizi kolumuzdan tutup piste çekmekte kararlı gözüküyor. Sakinliğiyle kendine çekip gittikçe artan enerjisiyle dinleyici kendi girdabına çekmeyi başaran tekli son yıllarda sıkça karşılaştığımız caz ve r&b müziğin elektronik müzikle yaşadığı aşkın güzel bir yansıması olmuş. Hayyam Stüdyoları'nda kaydedilen Please'in "mixing"i Erim Arkman tarafından yapılırken "mastering"ini de Evren Göknar üstlenmiş. Please'in kapak görselinde ise Pelin Aysan imzasını görüyoruz. Eğer siz de dans etmeye hazırsanız Please teklisi için sizi Spotify'a alalım.

Aretha Franklin'in babasının kilisesindeki gospel korosunda yer aldığı günlerden başlayarak tüm hayatını beyaz perdeye aktaracak olan Respect'ten bir tanıtım filmi daha geldi. Sanatçının 2018'de hayatını kaybetmesinden önce çalışmalarına başlanan Respect iki yıllık bir süreçten sonra gösterime girmeye hazırlanıyor. Geçtiğimiz senenin sonunda yapım aşaması biten film bu senenin tüm yapımları gibi pandemiden etkilenmiş ve gösterimi ileri bir tarihe ertelenmişti. Son yapılan açıklamayla önümüzdeki ocak ayında izleyebileceğimiz filmde Franklin'i canlandıracak isim de Jenifer Hudson olacak. Hudson'ın Aretha Franklin'in cenazesinde onun şarkılarını seslendiren isim olduğunu da yeri gelmişken söyleyelim. Franklin'in 1968 tarihli albümü Respect ile aynı adı taşıyan filmin yönetmenliğini ise Jessica Jones ve Netflix'te yayınlanan Dolly Parton's Heartstirngs'in başındaki isim Liesl Tommy üstlenmiş. Filmde Forest Whitaker, Marlon Wayans, Audra McDonald, Marc Maron gibi isimlerin Jenifer Hudson'a eşlik ettiğini de belirtmeden geçmeyelim.

"Make America Great Again" şapkası ve Trump ile olan samimi görüntüleri ile çokça eleştirilen ve George Floyd cinayeti sonrası başlayan Black Lives Matter protestolarında oldukça fazla tepkiyi de göğüslemek zorunda kalan Kanye West çıkaracağı yeni albümü God's Country'den bir tekli yayınlayacak gibi yaptı ama tam da yayınlamadı. Protagonist karakterini Sunday Service günleri ile başlayan ilahi bir görünüme sokan ve 9. stüdyo albümü Jesus is King ile kafasına ışıktan bir halka takmaya doğru giden West bir süredir karşımıza moda gündemiyle çıkıyordu. Son günlerde gündemde olan Yeezy ve Gap ortaklığı ile moda markalarını genişletmekte kararlı gözüken Kanye West Kid Cudi ile birlikte bir de animasyon filmin yapımcılığını üstlenmişti. Tüm bunların arasında Dr. Dre'nin stüdyosunda hummalı bir çalışma içinde gördüğümüz Kanye West fotografları da yeni bir albüm geldiğini hissettirmişti fakat beklentiler Jesus is King Part II adlı bir albüm olacağı yönündeydi. Yönetmen Arthur Jafa'nın geçtiğimiz aylarda bir sohbeti sırasında West için bir klip çektiğini söylemesi üzerine albümün ayakları sesleri daha da güçlenmişti. Beklenen haber Kanye West'in Twitter hesabından geldi. West God's Country adını verdiği albümden Wash Us in the Blood adlı parçadan ağzımıza ufak bir bal çalarak meraklı bekleyişi sonlandırdı.

Sıradışı bir mural çalışması da Caracas'tan yansıdı sayfamıza. Sıradışılığı ise boya yerine plastik şişe kapaklarıyla resmedilmiş olması. Venezuelalı sanatçı Oscar Olivares imzası taşıyan çalışma en alçak noktası 3,5 metre en yüksek noktası da 7,5 metreyi bulan 45 metre uzunluğunda bir duvara 200,000 kapak kullanılarak yapılmış. Adeta bir nakış gibi kapakların tek tek işlendiği muralın yapım süreci 2 aydan fazla sürmüş. Mural yerel çevre organizasyonlardan ÖkoSpiri ve Movimiento de la Arquitectura del Futuro işbirliği ve desteğiyle gerçekleştirilmiş. Geri dönüşümün önemini vurgulayan çalışma Van Gogh'un gökyüzünden ilhamla başlıyor. Resim Farklı boyutlarda ayçiçeklerini gördüğümüz mural Caracas'ın bir çok yerinde her an karşılaşabileceğiniz macaw papağanları ve ülkenin ulusal ağacı olarak bilinen "araguaney" ile tamamlanıyor. Güney Amerika'daki en büyük duvar resimlerinden biri olan çalışmada, Venezuela'da toplumu birbirine bağlayan kültürel etmenlerden biri olarak kabul edilen ve bir tür ekmek de diyebileceğimiz, "arepa" da yer alıyor. Sanatı "ustalıkla icra edilen bir tekniğin saf bir hisle birleşmesi" olarak gören Oscar Olivares ekolojiye odaklandığı bu çalışmasının devamının geleceğini de belirtiyor. Fotograf: Olivaresart / Maf

Pandemi sonrası izleyicilerin de yer alacağı ilk canlı konser haberlerinden biri de İzlanda'dan geldi. İzlanda deyince aklımıza gelen ilk isimlerden biri olan Björk 9-15-23 Ağustos tarihlerinde, üç kez sahneye çıkacağını duyurdu. Covid belası ile başa çıkma konusunda en başarılı bir kaç ülkeden biri olan İzlanda vaka sayılarının azalmasının ardından normalleşme sürecine geçtiğini, geçtiğimiz ay içerisinde, duyurmuştu. Bu açıklama sonrası günlük hayatında eskiye dönmeye çalışan İzlanda'nın kültürel yaşamından da duyurular arka arkaya gelir oldu. Björk konser serisini "korona süreci ve Black Lives Matter protestolarından en çok etkilenen insanları onurlandırmak için" sözleriyle duyurdu. Akustik bir konser olacağı duyurulan etkinlik İzlanda ve dünya çapındaki kadın hareketlerini desteklemek amacıyla organize edilecek. Harpa Hall'da gerçekleştirilecek olan konserlerde Björk'ün yanı sıra İzlanda Senfoni Orkestrası da yer alacak. Björk konserlerini akustik olarak gerçekleştirecek.

Kasımda beyaz perdeye gelmesini beklediğimiz Pixar'ın yeni filmi Soul'dan bir tanıtım filmi daha geldi. Filmografisinde Toy Story, Wall-E, Coco ve Inside Out gibi unutulmaz animasyonları bulunduran Pixar yarattığı birbirinden güzel yapımlarına bir yenisini daha ekliyor. Sene başında Onward'u izleyicilerine sunan Pixar Soul ile hayali New York'un ünlü caz barlarından The Blue Note'da sahne almak olan bir müzik öğretmeni Joe Gardner'ın hikayesini anlatıyor. Geçirdiği bir kaza sonrası ruhunun tinsel bir dünyada çıktığı yolculuğa odaklanan Soul gerçek bizi ortaya çıkarmayı hedefliyor. Filmde, çıktığı yolculukta, hayata dair soruların cevaplarıyla karşılaşan Gardner'ın kendi gerçekleriyle tanışmasına tanık oluyoruz. İlk plana göre 19 Haziran'da gösterime girecek olan Soul'un pandemi sonrası tarihine de güncelleme gelmişti. Sene başında büyük umutlarla gösterime giren ve Pixar dünyasına uzun bir aradan sonra yeni bir hikaye ile karakter katması açısından da önem içeren Onward'ün korona günlerine denk gelmesiyle bekleneni veremesi ve dijital platformlarda yayınlanmak zorunda kalmasının ardından Soul'daki beklentilerin de arttığını ekleyelim. Seslendirmelerini Jamie Foxx, Tina Fey, Tina Fey, Daveed Diggs ve John Ratzenberger'in yaptığı filmin yönetmen koltuğunda ise Oscar'lı Pete Docter ve Kemo Powers oturuyor. Konu bir caz kulübünde çalma hayali olan biri olunca filmin müzikleri de önem kazanıyor. Soul The Social Network ile Oscar kazanan Trent Reznor ve Atticus Ross'un bestelediği müzikleri ile de iddialı olacak gibi gözüküyor.

The Flash ve Batgirl'ü kaleme alan Christina Hodson'un senaryosunu yazdığı yeni Pirates of the Caribbean'ın başrolünü Margot Robbie kaptı. Henüz detayları belli olmayan filmin Johnny Depp'li film serisiyle bağlantılı olmayacağı düşünülüyor. Birds of Prey'de birlikte çalışma fırsatı bulan Robbie ve Hodson'ın tekrar bir araya geldiği proje bize farklı ve yepyeni bir hikaye sunacak gibi duruyor. Pirates of the Caribbean, 2000'li yılların başında bağımsız filmler ile kariyerine başlayan ve Altın Küre ve Akademi Ödülleri'nde adaylığa kadar uzanan Margot Robbie'nin Hollywood serüveni için kilometre taşlarından biri olacağı da konuşulanlar arasında. Robbie'nin şu an preprodüksiyon aşamasında olan 3 projenin dışında 4 yeni filmin kadrosunda adının açıklandığını ekleyelim.

9 yıla üç albüm sığdıran ve en son karşımıza, sene başında yayınladığı, Melatonin EP'si ile çıkan caz sanatçımız Şirin Soysal'dan bir tekli geldi. Washington'daki Ertegün Caz Serisi'ne ülkemizden kabul edilen ilk isim olan Soysal kulağımıza aşina bir parça seçmiş bu sefer. Aşina diyoruz çünkü Yağmurun Sesine Bak adlı tekli'yi 70'li yıllarda Erkin Koray'dan da dinlemiştik. Konser sırasında doğaçlama bir kayıttan paylaşılan teklide Şirin Soysal'a Norveçli akordeon ustası Frode Haltli eşlik etmiş. Birçok kez aynı sahneyi paylaşan ikilinin ortaya çıkardığı Yağmurun Sesine Bak yorumunun Erdem Yavaşça kamerasından ekranlarımıza yansıyan videosu da hemen aşağıda...

İlk stüdyo albümü Müptezhel ile Ankara sokaklarında yeşeren rap müziğini geniş kitlelere tanıtmayı başaran Ezhel'in Almanya serüveni devam ediyor. Ezhel nota ve kelimelere olan hakimiyetini raggea müzikten feyzalan tarzıyla kendine has açtığı yolda her geçen gün daha fazla kabul ettiriyor. Rapçi, özellikle, "Angara" şivesi üzerindeki kabiliyetini sözlerine yansıtmaktaki başarısıyla Türkçe rap yapan müzisyenlerden ayrışmayı da başarıyor. Türk rapinde bir eşik noktası olmaya başlayan Berlin sokaklarına Ufo 361 ile kaydettikleri Wir Sind Kral ile çıkartma yapan sanatçı Murda ile Kreuzberg sokaklarını fethetmeye devam ediyor. Aya ve Bi Sonraki Hayatımda Gel teklilerinin çıkaran ikili son olarak Made In Turkey ile çıktı karşımıza. "Turco we made it" sözleriyle mesajını net bir şekilde veren tekli Ezhel'in lirik tarzının en iyi örneklerinden biri olmayı da başarıyor.

Haim kardeşler Days Are Gone ve Something To Tell You sonrası 3. stüdyo albümleri Women In Music Pt. III albümlerini yayınladılar. Hallelujah, Summer Girl, Now I'm In It ve The Steps teklilerinin ardından son olarak I Know Alone teklisiyle bizi albüm yolunda yalnız bırakmayan Haim 24 Nisan'da beklediğimiz ama pandemiden dolayı ertelenen albümlerini dijital ortamlara yükledi. 3 albümden oluşan diskografyalarının en içten sözlerine sahip albüm olarak nitelenen Women In Music Pt. III 16 şarkıdan oluşuyor. Danielle, Este ile Alana Haim'den oluşan grubun en geniş müzikal yelpazesine sahip olan albüm ilk iki albüme nazaran farklı ama gerçek bir Haim dinletecek gibi duruyor.